Bir süre önce durduk yerde Amerikan hava birimlerinin Ege’deki Yunan adalarına konuşlanmaya başladıklarını duyduk.
Hem adalara hem de Yunan anakarasına bir anda Amerikan askeri gücü dahil oluverdi.
Şimdi bunu çıkıp da “ne var bunda, her ikisi de NATO gücü” diyerek normalleştirmeye çalışanlar mutlaka olacaktır.
Evet, doğrudur.
Her iki ülke de NATO ülkesidir.
Ama silahların namlularını çevirdikleri ülke de bir NATO ülkesidir.
Hem de Yunanistan’dan daha etkin ve daha güçlü bir NATO üyesidir.
Amerikan Yönetimi’nin Türkiye’ye karşı izlediği politika artık iyice kendisini belli etmeye başlamıştır.
Daha doğrusu, politikanın iç yüzü görünür olmuştur.
Trump ile başlayan süreç Biden ile de devam edecek, belli oldu.
Amerkan hükümeti Türkiye’yi kuşatmak istemektedir.
Önceki yıl alınan “Kıbrıs’a silah ambargosunun kaldırılması” kararı 2023 için yürürlüğe giriyor.
Kararın duyulduğu ilk andan itibaren çeşitli yorumlar ortaya konuldu.
ABD’nin Rum Yönetimi’ne hava savunma silahları satacağından, yeni nesil savaş uçağı F-35’lerin satışının düşünüldüğüne kadar farklı farklı görüşler paylaşıldı.
Amerika’nın en ekstrem ve en pahalı silahları Rum Milli Muhafız Ordusu’na layık görüldü.
Onlar da çok istiyorlardır, ama çok zor.
Çünkü çok pahalı.
Elektrik İdaresi bu yılın ilk beş ayında 46 milyon Euro zarar eden ve batmanın eşiğine gelen Rum Yönetimi’nin bu silahlar için milyarlarca doları nereden bulacağını ise söyleyen olmadı.
Amerika’dan silah almak kolay değil.
Amerika işe yarayacak silahları asla satmaz.
Kullanım maksatlı verir.
Aynı Patriot hava savunma sistemlerinde olduğu gibi.
Kendi personeli ve komute heyeti ile gelir ve ülkenize kurulurlar.
Güney Kıbrıs’a da aynısını yapacaklar.
Anavatanları Yunanistan’a yaptıkları gibi.
Apaçi helikopterler pilotlarından tut, camları silen personeli ile geldi.
Yunanistan’a verilmedi.
Yunanlı subaylar izin almadan yanına bile gidemez.
Şimdi sırada Güney Kıbrıs var.
Amerikan silah gücü gelip Güney’e yerleşecek.
İlk hedef Türkiye’yi buradan da kuşatma altına almak.
Özellikle de Doğu Akdeniz’e yönelik hava ve deniz sahasını kontrol etmek amacındalar.
Bunu yaparken Rusya’nın Güney Kıbrıs’taki etkin hareket alanını da daraltmak ve yoketmek niyetindeler.
Amerikalılar çok tehlikeli bir oyun peşinde.
Rum Yönetimi de her zamanki şuursuz halleri ile Ada’nın barut fıçısına döndürülmesine seyirci kalmakta.
Bu noktada yapılacak en akıllıca iş, Türkiye’nin Kıbrıs’taki askeri varlığını takviye etmektir.
Bu çerçevede bir hava ve deniz üssü çok isabetli olacaktır..
Geri düşmemek adına bu adımlar mutlaka atılmalı..