ADA VE GÖÇ

Abone Ol

Adaya çoktan gelmişti. Her sabah, güneşin doğuşuna, selam vererek güne başlardı. Diğer güvercinlerden farklı olarak, çok yükseklerde ve çok hızlı uçar ve yükseklerde uçmayı severdi. Mavi beyaz bulutlarla dans ederek uçmak, en büyük zevkli ve özgürlüğüydü.

Şimdi de, deniz kıyısında köpürerek beyazlaşan dalgaların üzerinde uçarak, çevreyi seyrediyordu. Uyandığında, kendini tutamamış, ılık deniz suyuyla uzun uzun oynayarak, yıkanmıştı. Zaten suyu ve suyla oynamayı pek severdi.

Birazdan, çok eski bir arkadaşı olan şerifle buluşacaktı. Bir insanla, bir güvercin nasıl yakın arkadaş ve dost olabilirdi? Adadaki insanlar çok şaşıracaktı.

Neden olmasın?

Karşılıklı sevgi ve saygı varsa, çok da iyi anlaşıyorlarsa, neden olmasındı?

Türler arasında iletişim, genellikle telepatik veya bakışarak, konuşmadan meydana gelirdi…

 Güvercin ise, seneler öncesine dayanan tanışıklığıyla, Şerifle öteden beri konuşarak anlaşırdı.

Şerif'in özgürlük tutkusunu ve yaşama bağlılığını çok severdi.

Senin içindeki özgürlük duygusunu çok iyi yansıtıyorda ondan, diye söylendi kendi kendine…

‘Nasılsın’, diye sordu Şerif. Nihayet buluşmuşlardı, seneler sonra.

‘İyiyim ama birazdan heyecanlıyım’, dedi güvercin.

‘Adaya nasıl alışacağımı, ben bile, merak ediyorum’.

 ‘Adanın sana ihtiyacı olduğundan, çağırdıkları için gelmedin mi? Belli bir işle ve amaçla geldin sen’, dedi Şerif.

‘Yine de, adanın yabancısıyım.

Hem onlardanım, hem de onlardan değilim’.

‘Seni çağırdılar, o yüzden buradasın güvercin.

Sana çok değer veriyorlar’.

‘Bana değer vermeleri, yerleşik ada toplumu açısından, benim dışarıdan gelen bir göçmen, bir yabancı olduğum gerçeğini değiştirmiyor.

Beni çağırıyorlar ama nasıl uyum sağlayacağımı da, merak ediyorlar’.

‘Galiba, kendini biraz garip hissediyorsun güvercin’, dedi Şerif.

‘Şimdilik öyle… Şimdilik dışarıda gelen bir yabancıyım…

Güzel, yalnız ve garip adanın,  garip ve yalnız güverciniyim’.

‘Küçük güvercinleri eğitmek için gelmedin mi?’.

‘Evet, onlara dünyayı öğretmek, gelişmelerini sağlamak, ufuklarını açmak için geldim. Yine de tüm toplulukların ve özellikle güvercin toplumunun yapısını iyi bilirim. En açık fikirli olanlar bile, değişimden, değişikliklerden ve yeniliklerden korkar, çekinir ve konfor alanlarından çıkmak istemezler.

Üstelik ben,  özgürlük tutkunu, hayli değişik bir güvercinin…’.

‘Ama senin bilgeliğin?

Seni bunun için, çağırmadılar mı?’.

‘Beni çağırmaları ve benim de isteyerek gelmem, ne onların, ne de benim tedirginliğimizi ortadan kaldırmıyor, Şerif. Çünkü bu ada da, artık ben de bir göçmenim.

Tüm göçmenlerin arada kalmışlığını, yeni bir yerdeki güçsüzlüğünü, bilgisizliğini ve yetersizliğini ben de yaşıyorum. Aidiyet geliştirmek için, tutunacak bir dal bulma ihtiyacını ve gerilimini, ben de hissediyorum. Eğitim için, adaya gelsem de, gelirken, bedenimle birlikte, pek çok alışkanlğım ve manevi kimliğimde, bedenimle birlikte buraya göçmüş oldu’.

‘Vesvese yapmayı bırak güvercin. Sen güvercinleri, insanları, tüm canlıları, dünyayı çok sever ve yaşamlarına çok saygı duyar, değer verirsin’.

Hüzünle güldü, güvercin…

Sonra da, ‘ama şerif’, dedi Güvercin.

‘Evet öyle ama…

Yine de ben, ilk önce kendimi çok sever ve en çok da kendime saygı duyarım’.