Akdeniz Bilgisel – 2

Abone Ol

BM'nin ve ULUSLARARASI kurumların tanıdığı meşru hükümet Libya Ulusal Mutabakat Hükümetini  Türkiye neden destekliyor?

Libya'da ne işimiz var?

Türkiye'nin Libya ile yaptğı Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması ile elde ettiği hukuki, siyasi ve ekonomik kazanımlarla; Libya ile denizden komşuyuz diyoruz.

Türkiye'nin elbet derin bir aklı var: HİÇ BİR HAMLE BOŞA DEĞİL.

Bu anlaşma yapılmasaydı hakkımız olan 189.000 km2 deniz alanı yerine, SEVR'in bir benzeri olan ve Türkiye'ye 41.000 km2 reva görülen bir deniz alanına mahkum edecek SEVILLE Haritasını Türkiye'ye dikte ettireceklerdi. Bu oyun buzuldu, Yunan - Rum oyunu ÇÖPE ATILDI. Türkiye-Libya Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması ile Libya ile denizden komşu olduk.

Yunan'ı, Mısır'ı, Rum'u, Fransa'yı, İtalya'yı çıldırtan bu sınırdaşlık Türkiye'den izin almadan hic bir şey yapamayacakları demek.

Yapılan bu antlaşmada Türkiye ile Libya Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırma konusunda anlaşarak koordinatlar BM'ye bildirildi.

Böyle bir durumda artık Yunanistan’ın gerek MISIR ile  yapılan anlaşmada gerek Doğu Akdeniz’de talep ettiği maximalist iddialar da kadük oldu.

ULUSLARARASI deniz hukukuna göre, Münhasır Ekonomik Bölge ilan eden kıyı devletinin ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge'yi gösteren harita ile koordinatlarla birlikte yayımlayarak bir nüshasını BM Genel Sekreterliğine göndermesi gerektiğini belirtmektedir.(BMDHS,Md. 75 Para.2)

Türkiye ile Libya UMH Arasında Dünya Jeodezik Sisteme (WGS 84) göre belirlen ve BMye bildirilerek ilan edilen 18 coğrafik koordinatlarla yeniden düzenlenen Kıta sahanlığı-Münhasır ekonomik bölge alanımız BM’de tescil ettirildi ve 30 Eylul 2020 itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Söz konusu Libya ile imzalanan mutabakat muhtırası bağlayıcı bir uluslararası anlaşma olarak, BM Şartı’nın 102. maddesi uyarınca, BM Genel Sekreterince kaydedilmiştir.

Libya ile yapılan anlaşmada, Türkiye ve Libya anakaralarının Akdenize bakan cephelerinin uzunluğu esas alındı.

Münhasır Ekonomik Bölgemizin BATI SINIRLARIMIZ koordinatlarla birlikte BM'de tescillendi.

Libya ile ikili antlaşmayla yoluyla belirlendi.

Türkiye'nin, Suriye ile yan sular, Lübnan, Libya, İsrail ve Mısır ile deniz yetki alanları sınırlandırmasına esas olan karşılıklı kıyıları bulunmaktadır.

Yunanistan’ın ise burada ki amacı Hafter yönetimindeki Libya ile Girit adası arasında Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması yapıp ortalama 76.000km2 lik alanımızı gasp etmek üzerine idi.

Türkiye kendisine dayattırılan 2. Sevri anladı ve bu planı bozdu.

Bu uyanışın ardında 2 büyük isim yatıyor: Amiral Cem Gürdeniz ve Amiral Cihat Yaycı.

Hazır laf açılmışken buradan bu 2 büyük isme de saygılarımı ve sevgilerimi iletiyorum.

10 Sene Önce GKRY Akdeniz için Rusya’ya yakınlaşıyor, bu yakınlaşma AB ve ABD için Kalp Krizine Neden Oluyordu ve iflasın eşiğine gelen GKRY 2013 yılında AB ile Rusya Federasyonu arasında gitti geldi.

Rusların adadaki Rum bankalarında mevcut yüksek mevduatlarının AB dayatması altında yüksek vergi kıskacına girmesi ortalığı karıştırmıştı.

Rum ekonomisini kurtarma karşılığında adada üs kolaylığı ile çevre sulardaki doğal gazdan imtiyazlar istemesi AB’yi ve ABD’yi çıldırttı.

Çünkü AB, Rumları güzel plajları için almamıştı, Rumların AB’ye alınma nedeni denizdeki potansiyel zengin Hidrokarbonlar idi.

Bu gelişmeye emperyal devletlerin cevabı çok sert oldu.

AB, Rus sermayesinin de aralarında bulunduğu Rum hesaplarına ağır vergi dayattı ve Rus sermayesinin adadan uzaklaştırılması süreci başlatıldı.

Bu sürece dolaylı bir darbe de İsrail’den geldi.

Suriye’deki gelişmeleri emperyal çıkarlar lehinde etkileyecek Türk-İsrail barışmasının yaşandığı 2016'daki günlerde İsrail, Lübnan sınırına yakın deniz yetki alanlarında bulunan doğal gaz zengini Tamar ve Leviathan sahalarının boru hattı ile Hayfa’ya bağlandığını açıkladı.

İsrail artık dogal gaz ihraç eden ülkeler arasına giriyordu. Bazı çevreler bu gelişmeyi, Rus doğal gaz enerji devi Gazprom’un Avrasya’da oluşturduğu tekele karşı büyük bir gelişme olarak niteledi.

İsrail gazının, Irak gazı ile değerlendirildiğinde Türkiye’nin yıllık 50 milyar metreküplük İran ve Rus doğal gazına olan bağımlılığının azalacağına dikkat çekildi.

Doğu Akdeniz’de kimi arasanız bulursunuz kimler yok ki?

Yunanistan, GKRY, İtalya, Fransa, İsrail, Mısır, ABD, Katar, İngiltere ve hatta Kore, fakat batı ittifakı Doğu Akdeniz’e en uzun kıyısı bulunan 2280  ile Türkiye’ye Akdeniz’de ne işin var diye soruyorlar?  

O yıllarda Nerdeyse Tüm Dünya Akdeniz’de idi ama Türkiye yoktu, çünkü o dönemde Türkiye şımartılmış Fetöcülerin yaptığı davalarla uğraşıyordu. Donanma başta olmak üzere TSK büyük yara almıştı.

Sadece sözde ikinci casusluk davasında 50’ye yakın firkateyn, hücumbot ve denizaltı komutanı hapiste idi.

Donanmanın ulusal çıkarlar çerçevesinde stratejik kullanım iradesi tamamen yok edildi.

Asya-Pasifik havzasına çekilecek Amerikan Donanmasının yaratacağı boşlukta Cumhuriyet Donanmasının Doğu Akdeniz’de bir oyuncu olmaması, İsrail, Yunan ve Rum çıkarlarına tehdit teşkil etmemesi için gelecek 40 yılının Komuta yapısı hükümetin desteği ile felç edildi.

Rumlar, İsrail ile Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırma antlaşması imzaladı.

İsrail 12 Temmuz 2011 tarihinde Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarını gösteren koordinat listesini BM’ye sundu.

Yunanistan’da başlayan ekonomik iflasın ve Arap Baharının fırtınası arasında Rumlar, imtiyaz haklarını ABD’nin Noble Energy şirketine verdi. İsrail yetki alanına komşu 12 numaralı Afrodit sahasında petrol ve doğal gaz sondaj çalışmalarına başlayacaklarını Ağustos 2011 başında uluslararası kamuoyuna duyurdu.

Rumlar ve Noble Energy, 19 Eylül 2011 tarihinde sahada fiili çalışmalara başladılar.

İsrail’in Delek Firması ile 2012 yılı içinde bu sahada 15/20 milyar dolar değerinde 100 milyar metreküp gaz rezervi bulduklarını açıkladı.

Bazı araştırmacılar bu keşfi son yılların en büyük keşfi olarak tanımladı. Balyoz tutuklamalarının tam tamına birinci yıl dönümünde yani 11 Şubat 2012 günü Rumlar, önceden ilan ettiği sahalarda ikinci tur lisans ihalesi ilanı yayınlandı.

Türkiye bu girişime KKTC’nin kara ülkesinde petrol araştırmaları yapacağını duyurarak cevap verdi.

Böylece, dünya deniz tarihi, denizde yaşanan bir çıkar kaybına karşı kendi kara ülkesinde bir hareketle cevap verildiğinin ilk örneğini de kaydetmiş oldu.

DEVAMI YARIN