Cumhuriyetin 40’ıncı yılına denek gelen 15 Kasım’da Sakarya Üniversitesi ile TÜBİTAK iş birliğiyle düzenlenen 3. Uluslararası İletişim Bilimleri Sempozyumu (ICOMS) konuşmacı olarak davet edildim.
İzolasyon ve dezenformasyon altında yaşamakla ilgili konferans verdim genç beyinlere ve seçkin davetlilere. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Prof. Dr. Ali Atıf Bir, Gazeteci Mete Çubukçu gibi alanında başarılı isimler ile birlikte konferans verdim.
500 kişilik salonda konferans öncesi sorduğum “KKTC’yi kaç kişi gördü” sorusuna koskoca salondan yanıt alamadım. “KKTC’nin neden Türkiye için milli bir dava” sorusu için de benzer bir durumu yaşadım.
Açıkçası bu duruma şaşırmadım. Çünkü yıllardır bunu ekranlarda anlatıyorum. 23 yıldır Kıbrıs Türk Basınında “Sarayönü Gazetecisi” olarak yer alıyorum.
“Sarayönü” diyorum çünkü Sarayönü bize göre “Dünyanın tam merkezi” zannediyoruz ki “dünya Sarayönü’nün etrafında dönüyor” Oysa bırakın dünyayı daha Türkiye’ye bile biz derdimizi tam olarak anlatabilmiş değiliz.
80 milyonluk Türkiye KKTC’nin neden milli bir dava olduğunu bilmiyor. 80 milyonluk Türkiye’nin daha çeyreği bile KKTC’ye gelmemiş. KKTC’nin nasıl bir yer olduğu, para biriminin ne olduğunu, Kıbrıslı Türklerin nasıl konuştuğu konusunda net bir bilgiye sahip değiller.
Bu, Türkiye’nin ayıbı ve eksikliği değil. Bu bizim ayıbımız ve bizim eksikliğimiz.
Bakın devamlı ekranlarda anlattığım bir örneği buradan tekrardan yazalım.
KKTC Karadeniz Kültür Derneği var. Her yıl birkaç kez etkinlik düzenliyorlar. En önemli ve ses getiren etkinlikleri “Hamsi festivali”. Her yıl 1200 km öteden, buzluklu araç içerisinde, Trabzon’dan tonlarca hamsiyi ülkemize getiriyorlar. Kendi kültürlerinin popüler sanatçıları eşliğinde, festival alanında kendi yörelerinin oyunlarını bize oynatıyorlar.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Ana muhalefet, Yavru muhalefet kimi arasanız orada “Karedeniz horonu” tepiyor.
Yıllardır yapılıyor bu etkinlikler. Hatta geçenlerde yine Karadeniz’den Akçaabat’tan köfte getirip festivalini ve tanıtımını yaptılar.
Ama aynı buzluklu araç ile biz buradan Trabzon’a hellim götürüp aynı etkinliği orada yapamıyoruz. Bu kadar beceriksiz ve vizyonsuzuz.
Üzgününüm ama Cumhuriyetin 40 yılında daha 40 fırın ekmek yemeğe ihtiyacımız var. Değil Dünyanın KKTC’yi tanımasına daha Türkiye’nin KKTC’yi tanıması için en az 40 yıl lazım bize bu kafa ile…