Ülke olarak ambargo ve izolasyonlar altında olduğumuz hepimizin malumu.
Nedenleri ayrı bir konu.
Yıllardır tekrarlayıp durduk.
Artık ezberledik.
Esas konuşmamız gereken sonuçları olmalı.
Bizleri dünyadan izole ederek yalnızlaştırmak ve belli bir kıvama getirerek malum durumu kabul eder bir hale taşımak.
Onların hedefi bu.
Ve bunun için de ellerinden geleni yapmaktalar.
Peki biz ne yapıyoruz..?
Engellemek için ne gibi bir çaba ortaya koymaktayız..?
Soruları çok fazla uzatmaya gerek yok.
Çünkü yanıt kocaman bir HİÇ..!
Hiçbir şey yapmıyoruz.
Bizi izole etmek isteyenlerin çabalarına karşı gaflet uykusuna dalmış bir haldeyiz.
Engellemek için ortaya koymadığımız her çaba, onları hedefine yaklaştıran bir davranıştır.
Evet, belli bir izolasyon söz konusu.
Dünyadan ülkemize çok fazla yetkili gelmiyor.
Ama ya tersi ne durumda..?
Yani biz gidiyor muyuz..?
Bu sorunun yanıtı da kocaman bir HAYIR..!
Elimizi kolumuz bağladık, oturuyoruz.
Evet, kendi elimizi kolumuzu kendimiz bağladık.
Oysa yapılabilecek o kadar çok şey var ki.
Ama yapmıypouz.
Ülke içi çekişmelere daldık, kör döğüşü yapıyoruz.
Kağıt üzerinde öyle olsa bile, aslında bize açık olan bir AB kapısı var.
Rum tarafını tek yanlı üye alarak yaptığı hatayı suratına vurmamız gereken bir AB var.
Ama yapmıyoruz.
AB’li yetkililer 40 yılın başında ülkemize geldiğinde formalite icabı bir görüşme yapıp “gerçekleri kendisine anlattık” demekle yetiniyoruz.
Zaten onlar da son zamanlarda artık gelmiyorlar.
Ama biz de gitmiyoruz.
AB koridorlarını eskitmemiz gereken bir durumdayız.
Avrupa Parlamentosu’nu mesken kabul edip hep orada olmalıyız.
Sakın kimse çıkıp da “bu iş için paramız yok” demesin.
O kadar gereksiz işe ve geziye para bulabiliyoruz ki..!
Önemli olan paramızı ve zamanımızı doğru yerde harcamak.
İşte bunu yaptığımız zaman dışta gerçekleşen olaylara “DIŞ TEMAS” dememiz mümkün olacaktır...