Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun bu yılki toplantısında yaptığı konuşma tarihi nitelikte bir konuşmaydı.
Hepimiz heyecan duyduk, bazılarımız ise üzüldü.
Üzerine hemen herkes konuştu.
Sanırım eksik kalmadı.
Şimdi sıra icraatta.
Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi bu konuda adımlar atmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı mutlaka konuyu çok ciddi bir şekilde ele alacaktır.
Peki ya Cumhuriyet Meclisi..?
Orada işler biraz karışık.
Çünkü muhalefet var.
Ana Muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi “tanınma” politikasına doğrudan olmasa bile dolaylı yoldan karşı çıkacaktır.
Tanınma politikasının federal çözüm çabalarına engel olacağı, kendilerinin de federal çözüme inandıklarını dile getirip karşı duruş sergileyeceklerdir.
Açıkça “Biz KKTC’nin tanınmasına karşıyız” diyeceklerini, diyebileceklerini tahmin etmiyorum.
Çünkü bu “Kıbrıs Türkü’nün uluslararası camiada tanınmış ve kabul görmüş bir devlete sahip olma hakkı”na karşı çıkmakla eşdeğerdir.
Bu noktada CTP kendi içerisinde ciddi tartışmalar yaşayacaktır.
Kıbrıs konusuna endeksli bir politika ile içe dönük ve iktidar getirecek bir politika arasında gidip geleceklerdir.
Tıpkı Annan Planı döneminde olduğu gibi.
O dönem yola Kıbrıs konusu ile çıkılmış ama o iş akamete uğrayınca içe dönüp iktidar olma hedefiyle devam edilmişti.
Bakalım bu sefer nasıl olacak...
Bu konuda son sözü Genel Başkan Erhürman söyleyecektir.
Özellikle son dönemde, oluşan yeni parti yönetimi ile başlayan AKEL ile daha yakın olma adımları bakalım ne olacak..
Öte yandan, bir diğer muhalefet partisi HP’nin duruşu da önemli.
Genel Başkan Özersay sine-i millete döndü.
Ama diğer iki HP vekili hala mecliste.
Ama Genel Başkan Özersay ile ipler kopuk.
Bu da, HP’nin Kıbrıs konusunda mecliste izleyeceği politikayı kimin şekillendirip yöneteceği sorusunu akıllara getirmekte.
Ayşegül Baybars ile Jale Refik Rogers’in bu yöndeki tercihlerini HP parti politikası olarak kabul edecek mi..?
Bilinmezi çok fazla bir denklem.
Sonuç olarak, meclisimiz Kıbrıs konusunda bir adım atmalı.
Pazartesi başlayacak olan yeni yasama yılında, özellikle tanınma konusunda mutlaka bir politika belirlenmeli.
Bunun meclis içi bir konsensüs ile sağlanması önemli.
Beş partili meclisimizde Üstel, Arıklı ve Ataoğlu cephesinde bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum.
Ama Erhürman ve Özersay açısından işler karışık ve zor.
Belki de Cumhurbaşkanı’nın bu noktad devreye girmesi gerekecek.
Bakalım neler olacak...