Alithia Hristodulidis’in eşi Filippa’nın kuzeni olan ve kendini “federasyon karşıtı” olarak tanımlayan Limasollu sosyal medya fenomeninin yaptığı paylaşımdan yola çıktığı analiz-haberini “Antonio Guterres’in Çabasındaki Ağırlık… Tatar Retçi Hristodulidis İtibarsız” başlığıyla manşete çekti.
Gazeteye göre, sosyal medya fenomeni, paylaşımı ile “federasyoncu” ve “federasyon karşıtı” takipçilerine Hristodulidis’in, kendisini Rum Başkanlık Sarayı’nda kabul ederek Kıbrıs sorunu hakkında bilgilendirdiği ve federasyon çözümünü kabul eder mi endişelerini tamamen dağıttığı” bilgisini verdi. Hristodulidis’in BM Güvenlik Konseyi kararlarında ifade edildiği şekliyle siyasi eşitliği olan federasyona dair aleni sözleri için “politikada taktik de vardır” ifadesini kullanan fenomen, Hristodulidis ile “Türkler Kıbrıs’ın tamamını kontrol etmek istiyor” görüşünde birleştiklerini belitti.
Gazete, adını vermediği fenomenin bu paylaşımı ile “Hristodulidis’in kamuoyuna yaptığı açıklamalarda başka, federasyon karşıtı muhataplarıyla yaptığı görüşmelerde başka konuştuğunu" ima ettiğini belirtti.
Hristodulidis’in özel görüşmelerinde federasyon karşıtı siyasi dostlarına ve çalışma arkadaşlarına; BM’ye, uluslararası muhataplarına, Ulusal Konseye ve kamuoyuna iki böleli iki toplumlu siyasi eşitliği olan federasyonu kabul ettiğini söylerken aslında bunu kast etmediğini anlattığına işaret eden gazete şunlara dikkat çekti:
“Herkes, EDEK’in hükümette kalmasının, DİKO ve ELAM’ın da, uzlaşılmış çözüm zeminini, yani iki bölgeli iki toplumlu BM kararlarında belirtildiği şekliyle siyasi eşitliği olan federasyon çözümünü ileri götürdüğünü söyleyen Başkan’ın Kıbrıs sorunundaki icraatlarına sarsılmaz destek verme sebebini merak ediyor.
Siyasi eşitlik şöyle dursun sadece federasyona bile karşı olan ve federasyon çözümünün taksimden de beter olduğuna inanan EDEK ve ELAM, Guterres Çerçevesi’ni işitmekten bile öfkelenen ve Anastasiadis’in Kıbrıs sorunundaki icraatlarına tamamen karşı çıkan, Crans Montana’ya dönmeye tahammülü olmayan ve doğru içerikli çözüm isteyen DİKO Hristodulidis’in Anastasiadis politikasını benimseyip sürdürmesini, Crans Montana’ya dönüşü yani Guterres Çerçevesini istemesini izlemekle yetiniyor.
Nikolas Papadopulos, 8 Temmuz 2006 tarihli Tasos Papadopulos-Mehmet Ali Talat anlaşmasından daha fazla bir şey içermemesine rağmen Eroğlu ile 11 Şubat 2014’te Eroğlu ile ortak açıklamada uzlaştığı için partisini de alarak Anastasiadis hükümetinden ayrıldı. Nikolas Papadopulos şu anda Hristodulidis’in, prosedürün 2017’de koptuğu yerden yeniden başlaması ve tamamlanması için Crans Montana’ya geri dönme çabasında bütün diplomatik olanakları tüketmesini sevinçle izliyor.”
Gazete Rum Yönetimi Başkanı’nın eski Başkan Nikos Anastasiadis’in birinci danışmanı olarak Mont Peleran, Cenevre ve Crans Montana süreçlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasında belirleyici rol oynadığını, bu üç başarısızlığın Genel Sekreter Guterres’e acı deneyimler yaşattığını belirti, özetle şunları yazdı:
“Genel Sekreter Nikos Hristodulidis’i çok iyi biliyor. Yabancı ve Kıbrıslı muhataplarına, iki toplum liderliklerinde Hristodulidis ve Tatar varken hiçbir şey ummadığını söylemesi de tesadüf değil. Ortak semin aramak üzere gönderdiği kişisel temsilcisi Maria Angela Holguin de Kathimerini’ye verdiği röportajda belirttiği gibi Ersin Tatar yeniden birleşmeyi görüşmüyor, Nikos Hristodulidis de çıkmazı nasıl aşacağını biliyor ama yapmıyor sonucuna vardı.”
Haravgi yeni İngiliz Yüksek Komiseri Michael H. Tatham’ın İngiltere’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili genişletilmiş bir görüşmeye katılmayı dört gözle beklediğini söylediğini yazdı.
Gazeteye göre, itimatnamesini Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’e geçen Cuma günü veren Tatham, İngiltere ve Güney Kıbrıs’ın “birçok ortak çıkarları ve ortak zorluklarla karşılaştıklarını” söyledi.
Kıbrıs sorununun çözümünün “çok geciktiğini” de söyleyen Tatham “Ada’nın süregelen bölünmüşlüğü ülkenin ekonomik ve insan dinamiğini değerlendirmesini engelliyor” ifadesini de kullandı. İngiliz hükümetinin, Kıbrıs sorununa, “bölünmüşlüğüne son verecek sürekli ve adil bir çözüm bulunması için BM yönetimindeki sürece bağlı olduğunu” da sözlerine ekledi.