Hiç unutmadım, unutmam.
Daha dün gibi aklımdadır.
80’li yılların ilk yarısında yapılmış bir seçimdi.
Rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın “Bir Başkadır Benim Memleketim” şarkısı eşliğinde Girne’de Eski Liman’da “Dallas Büfe” dediğimiz noktada gerçekleşen mitingi.
O zamana göre hatırı sayılır bir kalabalık ve coşku vardı.
Mevsimlerden de yaz.
Denktaş’ın kürsüden yaptığı konuşmanın tek kelimesi aklımda kalmadı.
Ama onun o ateşli konuşmasının kesilmesine neden olan, kalabalığın bir ağızdan attığı slogan hala aklımda:
“Komünistler Moskova’ya..!”
Denktaş’ın siyasi rakiplerini eleştirdiği anlarda hep bu slogan devrede idi.
Ve ben bu sloganı hayatımda ilk kez orada duymuştum.
Nedense aklımda kalmış.
Sonraki yıllarda aynı sloganı hem ülke içinde hem de dışında farklı kereler farklı koşullarda çok kez duydum.
Çok keskin bir ayırt edicilik içermekteydi.
Hepimiz o yılları çok iyi hatırlarız.
En azından akranlarım ve bizden büyük olanlar hatırlar.
CTP’nin başını çektiği sol siyaset Rum komünist partisi AKEL’in öncülüğünde, o dönemki adıyla, Sovyetler Birliği ile çok yakın bir ilişki içerisinde olmuşlardı.
İşte o sloganın kaynağı da bu yakın ilişki durumu idi.
Hatta komünistlerle AKEL aracılığıyla o kadar yakın bir ilişki tesis edilir ki, CTP içerisinde bu durumdan rahatsızlık duyulur ve “AKEL’in kuyruğunda maşrapa olmayacağız” şeklinde bir muhalif duruş ortaya konulur.
Ama CTP’nin Moskova siyaseti asla değişmez.
AKEL ve Moskova hep başı çeker.
Bu durum Annan Planı’nda sekteye uğrasa da, sonradan yeni yakınlaşmalar oluşur.
Hatta daha geçen hafta CTP’nin yeni yönetimi AKEL ile işbirliği açıklaması yaptı.
Ama sonrasında öyle şeyler oldu ki..!
Aslında henüz bir şey olmadı.
Ama belli ki olacak.
Rusya ile Rum Yönetimi arasında ipler koptu.
Bu artık çok açık ve net.
Moskova’nın yeni bir Kıbrıs politikası tesis ettiği belli oldu.
Bir anda ortaya çıkan direkt uçuş meselesi, ülkelerin dışişleri ofisi açısından zurnanın son deliği sayılan büyükelçilik düzeyinde yalanlandı sadece.
Ne Lavrov ne de Sözcüsü Bayan Zakarova açıklama yaptı.
Oysa, özellikle de Bayan Zakarova bu gibi konuları asla es geçmez, anında gerekli açıklamayı yapardı.
Ama bu sefer yapmadı.
Günün sonunda yeni bir sayfa açılıyor.
Moskova yeni Kıbrıs politikasını eksiksiz uygulayacak.
Ve belli ki bu politika Kıbrıs Türk tarafının “iki devletli, eşit egemenliğe dayalı çözüm” politikasına ters düşmeyecek.
Rum tarafı AB kapanına sıkıştı ve çaresiz.
Çok da umurumda değiller.
Ben esas bizim yoldaşları düşünmekteyim.
Yıllarca Moskova yolları görünen yoldaşlar bakalım bu sefer hangi yola düşecekler…