Kreşlere Tütü yasağı gelsin!

Abone Ol

Kreşlere Tütü yasağı gelsin!


4 Yaşındaki kızım, birkaç ay evvel evrim yolculuğunun aşırı kokoş bir safhasına, kafadan dikey bir geçiş yaparak, geceli gündüzlü bir süslenme çabası içine girdi.


Anlamakta ve elbette ayak uydurmakta çok zorlanıyorum.


Çünkü benim kuşağımdaki kızların çoğu, başka bir cinsiyete sahip olduğunu (yetiştirilme biçiminin aksine) erkek arkadaşları gibi ayakta işeyemediği gün fark etmiştir.


Bu travma anlatılmaz ancak yaşanır... Ayakta işeyebilenlerin, bu duygusallığı yine diğer hassasiyetlerimiz gibi anlaması çok zordur. Bu yüzden lafı uzatmak istemiyorum. 
(Lafı sokarken ne kadar ince girdim fark ettiniz mi?) Her neyse, dönelim bizim kıza...


Geçenlerde kreşte düzenlenen “anne kız” etkinliğine kek yapmak üzere davet edildim.


Kek yapmakta hiçbir iddiamın olmamasının yanında, yapılacak kekin süslenmesi ve elbette diğer annelere ikram edilmesi kaydı ile tüketilmesi konusu, beni epeyce strese sokmuş olmalı ki kendimi internette, “havalı kek tarifleri" araştırırken buldum.


Tadı havalı olanlar, adı havalı olanlar, sunumu havalı olanlar derken, epey kafam karıştı ve sonunda yine her zamanki gibi dışarıdan sipariş etmenin çok daha mantıklı olacağına karar verdim.


Derken öğrendik ki kreş yönetimi de bize güvenememiş olacak ki, "Birlikte süsleseniz yeter." diyerek önceden pişirdikleri kekleri süslememiz için bize sundular.


Elbette bir gözümüz diğer anne ve kızlarının keklerinde, diğeri bizim kekte...


Aman bizimki daha iyi olsun çabasıyla biraz da kremayı zorlayarak süslemeyi nihayet bitirdik.


Üzerimdeki asil görevi layığıyla yerine getirmeye çabalarken, kızımın sürekli şunu tekrar ettiğini hatırlıyorum:


- Ama Pınay'ınki çok güzel oldu!


Adını diğer isimlerle beraber öncesinde sıklıkla duymaya alıştığımız sevgili Pınay ve annesi gerçekten de iyi bir iş çıkarmış olmalı ki kızım bizim keki yemek bile istemedi.


(Hasetlenmiş olacağım ki Pınay'ın kekine göz ucuyla bile bakmadım.)


Kek konusunda kızımı tatmin edememenin derin üzüntüsünü yaşarken ikinci bomba geldi. “Anne bak, Pınay'ın eteğinde ışık vay.” Yok artık, o kadar da değil!


"Yansımadır o" falan gibi saçma teselli cümleleri ile diğer annelerle beraber Pınay'ın eteğine baktık ki o da ne! Gerçekten de ışık vay!


Hayır, ne yaptınız led mi döşediniz el kadar eteğe pil mi taktınız küçümene derken, cesur bir annenin sesi ile akıllardaki soru vücut buldu:

 
- Aa ne güzel, nereden aldınız?


Cevap:


- Türkiye’den.


Tutamadım kendimi ve araya girdim:


- Gerçekten tebrik ediyorum. Çıtayı kaldırıp rafın üzerinde görünmeyen bir yere koymuşsunuz, ara da bul şimdi!


Burada nedensiz gülüşmeler…


4 Yaşındaki Pınay'ın şahsına ait bir cep telefonuna sahip olması ve yine şahsına ait sosyal medya hesaplarını aktif biçimde kullanıyor olmasının şoklarını vs. hızla geçip bundan sonraki süreçte çekirdek ailemizin her sabah evde yaşadığı janjanlı elbise ve tütü telaşına gelmek istiyorum.


"Bu pembe değil, şu süslü değil, bunda unicorn yok, öteki tütü değil, şunda çıkmayan bir leke var ötekisi bir yere takılıp yırtılmış" falan derken 3-4 posta kıyafet değişerek 20 dakikada yola revan olmaya çabalamanın stresinden nasıl hala 40 yaşımda 25 görünüyorum, inanın bilmiyorum!


Sözün özü:


Lütfen kreşlere Tütü yasağı gelsin; en azından ışıksız!