EKONOMİ

Küresel çip pazarındaki rekabet artıyor

Dünyada başta ABD ile Çin arasındaki çip ve yarı iletken üretimine yönelik rekabet kızışırken, bu alanda önemli role sahip Tayvan etrafında artan gerginlik de bu teknolojinin jeopolitik önemini artırıyor.

Abone Ol

Doğu ve Güney Çin Denizi arasında bulunan ada ülkesi Tayvan, dünyada 7 nanometrenin altındaki gelişmiş çiplerin yaklaşık yüzde 60'ını üretiyor.

Söz konusu çipler, başta yapay zeka, 5G teknolojileri ve askeri silahlar için stratejik öneme sahip bir unsur olarak ön plana çıkarken, bu durum Tayvan’ı, dünyanın en büyük iki ekonomisi ABD ile Çin arasında giderek alevlenen ticaret ve teknoloji savaşında jeopolitik açıdan ön plana çıkarıyor.

Tayvan’da küresel mikroçip üretim sektöründe lider konumdaki Taiwan Semiconductor (TSMC) şirketi son yıllarda daha fazla gündeme gelirken, United Microelectronics (UMC) ve MediaTek de üretim kapasiteleriyle dikkati çeken şirketler arasında.

Hollandalı ASML, Güney Koreli Samsung gibi şirketler de bu alandaki üretimleriyle öne çıkıyor. Halihazırda Micron, Intel, Nvidia ve Texas Instruments gibi şirketlerin faaliyet gösterdiği ABD de son dönemde bu alandaki adımlarını hızlandırdı.

ABD yönetimi, bu yıl CHIPS Yasası kapsamında ülkedeki şirketlerin yanı sıra TSMC şirketine sağladığı desteği milyarlarca dolar destekle küresel rekabetini güçlendirmek istiyor.

Son olarak TSMC’nin Arizona’daki fabrikasında üretilen çiplerin verimlilik oranı, Tayvan'daki benzer tesislere kıyasla yaklaşık 4 puan daha yükseğe çıktı.

Batılı ülkeler dışında “Küresel Güney” ülkelerinden Çin, HiSense, Biren, SMIC gibi firmalarla önemli bir çip ve yarı iletken üretim kapasitesine sahip.

ÇİP VE YARI İLETKEN ÜRETİMİ NEDEN STRATEJİK ÖNEME SAHİP?

Akıllı telefonlardan bilgisayarlara, sanayi makinelerinden elektronik ürünler ve askeri sistemlere çok sayıda alanda kullanılan çip ve yarı iletkenler, küresel ekonomi ve ulusal güvenlik açısından ülkeler için kritik önem taşıyor.

Dijitalleşme süreçleri çok sayıda ülkede hız kazanırken, sağlık, finans, ulaşım gibi alanlardaki gelişmiş çip teknolojilerine yönelik talep artmaya devam ediyor.

Bu nedenle, ABD ile Çin arasındaki rekabette jeopolitik açıdan ön plana çıkan çip ve yarı iletken sektörü, askeri hazırlıktan ekonomik rekabete kadar çok sayıda alanı etkileyerek teknolojik üstünlüğü belirleyebilir.

ABD yatırımlarının yanı sıra Japonya ve Tayvan gibi ülkelerle bu alanda ittifak kurma çalışmaları yapıyor.

Covid-19 salgını ve ardından yaşanan savaş ve çatışmalar, küresel tedarik zincirlerinin sınırlarını zorlarken çip ve yarı iletken üretiminin yerelleştirilmesinin stratejik önemi daha da arttı.

Uzmanlar, AA muhabirinin çip ve yarı iletken sektöründe son yıllarda yaşanan gelişmeler ve bu sektörün geleceğine ilişkin sorularını yanıtladı.

YAPAY ZEKANIN SEKTÖRDEKİ ETKİSİ ARTACAK

ABD merkezli Bilgi Teknolojileri ve İnovasyon Vakfı (ITIF) Küresel İnovasyon Politikası Başkan Yardımcısı Stephen Ezell, TSMC’nin Arizona fabrikasında elde ettiği başarının önemli olduğunu söyledi. Ancak TSMC’nin Tayvan’da daha gelişmiş süreç nodülleri üzerinden üretim yaptığına işaret ederek, “Dahası, bunların hiçbiri Tayvan'ın küresel yarı iletken üretiminde, özellikle de en gelişmiş yarı iletkenlerdeki kritik önemini azaltmaz. Tayvan, küresel yarı iletken endüstrisi için her zamanki kadar önemli olmaya devam edecektir.” dedi.

Küresel yapay zeka sektörünün 2025’te 390,9 milyar dolar büyüklüğe ulaşmasının beklendiğini anlatan Ezell, “Yapay zekanın küresel yarı iletken talebinde önemli bir artışa yol açması bekleniyor. Tahminler, özel yapay zeka çiplerine yönelik artan ihtiyaç nedeniyle yaklaşık yüzde 20 veya daha fazla bir büyüme oranı öneriyor.” şeklinde konuştu.

Ezell, TSMC, Samsung, Micron, Intel, Nvidia, Texas Instruments, ASML gibi şirketlere önemli bir rakibin doğma ihtimalini düşük gördüğünü belirterek, “Çin’in HiSense, Biren, SMIC, YMTC ve CXMT’si küresel oyuncular olacak ancak ABD, Güney Kore veya Avrupalı rakiplerini yakın zamanda yakalayamayacaklar.” ifadesini kullandı.

Yarı iletkenlerin küresel teknoloji ekonomisinde önemli bir yere sahip olduğuna işaret eden Ezell, “Yarı iletkenler, rekabetçi işletmelerin sektörde yer almasıyla ülkeler için giderek daha da önemli bir varlık haline gelecek, yüksek ücretli, yüksek katma değerli bir sektördür.” değerlendirmesinde bulundu.

COVID-19 SALGINI DÖNÜM NOKTASI OLDU

Piyasa araştırma şirketi IDC’nin Etkinleştirme Teknolojileri ve Yarı İletkenler Grup Başkan Yardımcısı Mario Morales, TSMC’in başka ülkelerdeki üretim kapasitesini artırmayı hedeflediğini dile getirdi.

Ancak araştırma ve geliştirme unsurlarının Tayvan’da kaldığını ve bunun en önemli konu olduğunu kaydeden Morales, “Dolayısıyla ABD ile Çin arasındaki belirsizliklere rağmen, bu konu TSMC'nin bundan sonraki süreçte de temel ilgi alanı olmaya devam edecek.” diye konuştu.

Çip ve yarı iletken konusunda son dönemde artan ilginin uzun süredir beklenen bir süreç olduğunu anlatan Morales, dünyanın Kovid-19’la birlikte tedarik zincirinin tekrar dengelenmesi gerektiği konusunda aydınlanma yaşadığını vurguladı.

Bu alandaki en gelişmiş teknolojilerin Tayvan ve Güney Kore’de bulunduğunu belirten Morales, “Öncü kapasitenin yüzde 95'inden fazlasının hala Asya bölgesinde olduğunu söyleyebilirim. Bunun değişmesi gerekiyordu, çünkü Çin ve Tayvan, Çin ve diğerleri arasında artan ve büyüyen türbülansla ilişkili çok fazla risk var.” diye konuştu.

ABD ve Avrupa Birliği’nin bu alandaki yatırımlara yönelik yasalar çıkardığına işaret eden Morales, “Dolayısıyla Kovid-19 salgınından bu yana şirketlerin yarı iletkenlerin tedarik zinciri için ne kadar önemli olduğunu fark etmeye başladığını düşünüyorum.” dedi.

Morales, gelecek süreçte Apple, Google ve Microsoft gibi büyük şirketlerin de bu alanda önemli yatırımlar yapacağının altını çizdi.

Jeopolitiğin yarı iletken sektöründe artık daha fazla role sahip olduğuna dikkati çeken Morales, gelecekte Batı dünyasına ve Çin’e hitap eden iki farklı tedarik zincirinin ortaya çıkacağı öngörüsünde bulundu.

ABD'NİN ATTIĞI ADIMLAR

ABD merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezinden (CSIS) Stratejik Teknolojiler Programı Direktörü James Lewis de Tayvan’ın çip üretiminde önemini kaybetmeyeceğine değinerek, “Ancak Çin baskısına karşı savunmasız olan Tayvan'daki çip üretimine olan bağımlılığı azaltmak ABD için önemli bir stratejik görevdir.” değerlendirmesinde bulundu.

Küresel çip talebinin, ekonomilerin ve toplumların dijitalleşmesi devam ettikçe uzun vadede artacağına işaret eden Lewis, Samsung, Hynix, Infineon, ARM, SMIC gibi şirketlerin büyümeye devam edeceğini, sektörde gereken bütçe ve uzmanlık doğrultusunda mevcut şirketlerin 2030’da da lider konumda olacağını söyledi.

Lewis, "Ülkeler küresel pazara güvenemiyorlarsa kendi yarı iletken endüstrilerine ihtiyaç duyuyor. ABD ihracat yasaklarında elini fazla zorlarsa, Amerikan çipleri tasarlanana kadar kısa vadeli bir aksama yaşanacak. Bu ABD'nin hızlandırmak istemesi gereken bir eğilimdir.” dedi.

GELECEKTE YARI İLETKEN ÜRETİMİ

Hindistan merkezli Takshashila Enstitüsünün Müdür Yardımcısı Pranay Kotasthane ise TSMC’nin ABD’deki üretimine ilişkin eğilimin devam etmesi halinde Tayvan’ın öneminin azalabileceğine vurgu yaptı.

Dünyada odak noktasının üretimin yanı sıra yarı iletken tedarik zincirinin diğer aşamalarına kayacağını anlatan Kotasthane, şunları kaydetti:

“Şu anda grafik işleme birimleri (GPU) makine öğrenimi uygulamaları için kullanılıyor, ancak birçok şirket bu tür iş yükleri için özelleştirilmiş uygulamaya özgü çipler üzerinde çalışıyor. Bu, yeni çip tasarımları ve mimarileri gerektirecektir. Belirli bir alana daha fazla transistör sıkıştırma ihtiyacı, aynı zamanda odak noktasının paketlemedeki inovasyona kayacağı anlamına geliyor.

Yarı iletken üretimine erişim gelecekte önemli hale gelecek ancak bunun yurt içinde gerçekleşmesi gerekmiyor. Dost ülkelerde üretim tesislerinin bulunması ve düşman ülkelerin tekel oluşturmaması halinde hükümetlerin endişe etmesi gerekmiyor. Hiçbir ülke kendi yerel üretim tesislerini inşa edip karlı bir şekilde işletmeyi göze alamaz. Tayvan'ın en büyük ithalat kalemi çipler olsa da en büyük ihracat kalemi de çiplerdir. Yarı iletkenler konusunda çok taraflı işbirliği bir zorunluluktur, bir tercih değildir.”