KTEZO, yaptığı açıklamada, meselenin net, hatta netin ötesi olduğunu, özellikle küçük baş hayvanlarda üretim azalırken, ülke nüfusunun çoğaldığını belirtti.
Açıklamada şöyle denildi:
“2015 ve 2016 yıllarında 353 bin 749 olarak veteriner dairesi kayıtlarına geçen küçük baş hayvan sayısı; Bugün 222 bin olarak kayıtlara geçmiştir. Bunun ne demek olduğunu bilmemek, bilmemezlikten gelmek ayıptır, günahtır. Dolayısı ile mesele ithal et meselesi değil, üretimin geriletilmiş olması, et açığının çoğalması ve fiyatların uçmasıdır. Halkın büyük bir kesiminin et tüketemez duruma getirilmesidir.”
Özellikle son zamanlarda meydana gelen ve büyüyen bu et açığının nasıl kapatıldığının “gün gibi ortada olduğu” savunulan açıklamada, “Büyüyen fiyat farkından dolayı; ya Güney’den yasal olmayan yollarla ‘et ithal ederek’ ya da yolcu beraberi et taşınarak” bu açığın giderildiği ifade edildi.
Açıklama şöyle devam etti:
“Bütün bu toz duman içinde bu işten vurgun yapanlar hiç de az değildir. Dahası etteki fiyat artışlarının birçok erkek, kadın, çocuğun et tüketememesine yol açtığını da görüyoruz, yaşıyoruz. Aynı zamanda büyük bir sektör olan yiyecek- içecek ve konaklama sektörünün Güney’den ve hatta AB’den daha pahalı duruma geldiği de biliniyor.
Yola çıkarken zaten yasal olmayan yollardan ‘var olan’ karkas et ithalatının, resmileşmesi gerektiğini cesaretle ifade etmemiz ve kurulu statükonun üstüne gitmemiz bu yüzdendir. Kuzey Kıbrıs’ın mandırası, kapılar üzerinden delik deşik olmuştur. Dünya, buraya açılmış değil belki ama biz dünyaya çoktan açıldık. Eski alışkanlıklarla ne üretim ne de tüketim, sürmez, süremez…
Buzlu et tartışması ise sadece bir ayrıntıdır. Esas olan: kontrollü, denetim altında, toplumun ihtiyaç duyduğu ve tüketebileceği kaliteli eti sağlayabilmektir.
Zam yaparak, göz yumarak, rantla ve yasa dışı yöntemlerle geleceğimizin kalmadığı gün gibi ortaya çıkmıştır. Odamız bu çerçevede, başlangıçta olduğu gibi kararlılığını sürdürmeye devam edecektir.”