Şilili Diktatörü Pinochet, bir gün kılık değiştirip sinemaya gitmiş.
Salonda yerine oturmuş. Kimse onu tanımamış.
Derken ışıklar sönmüş, film başlamış.
Filmin bir sahnesinde Pinochet’nin görüntüsü gelmiş perdeye.
Sinemadaki bütün seyirciler ayağa kalkıp alkışlamaya ve Pinochet lehinde tezahürata başlamışlar. Pinochet, durumdan gayet memnun, yayıldıkça yayılmış koltuğuna. Aldığı büyük hazla yaşananları izleyip.
Keyfi yerinde, gururla perdeye bakıyormuş.
Yan tarafındaki adam eğilerek Pinochet’in kulağına şunları fısıldamış:
- Arkadaşım, salon sivil polis dolu. Bu adam için kendini astırmaya değmez. Ayağa kalk ve sen de alkışla.
Pinochet 1915'te Şili Valparaíso'da dünyaya gelmiş. Baba tarafı Şili'ye göç etmiş Fransız asıllı bir ailedir. Annesi ise Bask asıllıdır. Askeri akademi mezunudur.
ABD'de kaldıktan sonra 1970'te tümgeneral olarak Şili’ye dönmüş.
1973 de gerçekleşen darbeden yaklaşık bir ay önce bakan olarak Salvador Allende tarafından Şili Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığına getirilmiştir.
Allende, 1973 darbesi sırasında askerlerin Başkanlık Sarayına düzenlediği saldırı sırasında yaşamını yitirmiş ama ölüm nedeni bugüne kadar henüz netlik kazanmamıştır.
Cunta Hükümeti, bir süre iktidarda kalacağını açıkladıktan sonra cunta üyelerini birer birer danışman konumuna getirerek iktidarı kendi elinde toplamış.
Pinochet, Allende'nin ölümüyle hükümetin mevcut ekonomi politikalarına son vererek ekonomik alanda Liberal ekonomi modelini uygulamış.
Pinochet “neo-liberal” ve “serbest piyasa” olarak adlandırılan iktisadi reformlar uyguladı.
Şili ekonomisini uluslararası rekabet ortamına sokmasının yanında...
Serbest girişim ve teşebbüse dayalı yeni ekonomik politikaların uygulandığı dönemde, çalışanların yanı sıra orta sınıfın ve alt kesimin yaşam düzeyi hızla iyileşmeye başladı.
Kişi başı milli gelir süratle yükseldi. Ağır dış borç yükünden kurtulan Şili, Dünya Ekonomi Tarihi için örnek oluşturacak şekilde enflasyonu sıfıra yaklaştırdı ve işsizlik sorununu büyük ölçüde çözdü.
Yeni anayayı, askeri rejimin sıkı denetimi altında düzenlenen halkoylamasında onaylanarak Mart 1981'de yürürlüğe girmesi ile birlikte 8 yıllık bir dönem için devlet başkanlığını üstlendi.
Ayrıca ikinci kez seçilebilme hakkını saklı tuttu.
1982-83 yaşanan ekonominin kötü gidişi ile muhalefet eylemler düzenlemeye başladı.
Demokrasiye dönüş istemi ile gerçekleştirilen kitlesel hareketler Pinochet'nin koltuğunu salladı.
Pinochet genişleyen protesto eylemleri ile birlikte gerilla saldırılarının ardından sıkıyönetim ilan etti.
İktidarda kalabilmek için halkoylamasına gittiyse de yüzde 54,6 "Hayır" oyu almasının ardından iktidarı 1990'da sivillere devredeceğini duyurdu.
17 siyasi partinin oluşturduğu Demokratik İttifak'ın adayı Patricio Aylwin, oyların yüzde 56'sını alarak seçimi kazandı.
Pinochet, Genelkurmay başkanlığını ise 1998 yılına kadar sürdürdü. Anayasaya yeni bir madde ekleterek, kendisine "hayat boyu senatör" olma hakkını tanıdı.
Pinochet döneminde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla hakkında soruşturma açıldı. Soruşturma sonuçları bazı yolsuzluklara Pinochet'nin aile üyelerinin de karıştığını gösteriyordu.
Aynı yıl, Pinochet dönemindeki insan hakları ihlallerini soruşturmak için komisyon kuruldu.
Neden şimdi Pinochet’i yazdım diye düşünüyor olabilirsiniz. Ben de yazının sonuna geldiğimde bunu düşünmüş olsam da yazıyı okuduğumda nedenini anladım.
Bazı şeyleri yazmak için neden yoktur; çünkü o kadar nedensiz şeyler yaşıyoruz ki bu yazı da onlardan olsun.
Ama size bir insanın kaderinin, sizin kaderiniz olmamasını anımsatsın.