Amerika Birleşik Devletleri çok tehlikeli bir oyunu sahneye koymak peşinde.
Bu kez sadece belli bir bölgeyi değil, daha geniş bir alanı, neredeyse dünyayı karıştırmayı hedefliyorlar.
Plan basit: İlişkilerini boz, sonra yönet.
Bu planın en büyük parçası olarak, başlattıkları Ukrayna-Rusya savaşını görmekteyiz.
Amerikalılar, başlattıkları savaşla bir taşla iki kuş vurdular.
Hem Rusya’yı yalnızlaştırdılar, hem de Avrupa’nın burnunun dibinde çıkardıkları savaş ile deyim yerindeyse kıta’yı felç ettiler.
Bununla da kalmayıp, bir anda baş gösteren Yunanistan sevdası ile de NATO’nun en güvenilir ülkesi olan Türkiye’yi taciz etmeye başladılar.
Aynı sevdanın Kıbrıs Rum Kesimi’ne de uzandığını da gördük.
Peki Sam Amca tam olarak neyin peşinde..?
İlk bakıştaki tespit “ilişkileri bozma” şeklinde bir niyetin olduğu yönünde.
Belli ki bu yöntemle uzaktan yönetme hedefi var.
Bu hedefin özellikle Avrupa Birliği üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz.
Ama Amerikan politikası sadece bundan ibaret değil.
Çok parçalı bir tezgah söz konusu.
Ana hedef olan Rusya’nın yalnızlaştırılması esnasında, bir diğer hedefin de Çin olduğunu görmek hiç de zor değil.
Çin ve Kuzey Kore, ABD’nin ana hedefi olan Rusya’ya doğrudan bağlanmış bir halde.
Avrupa Birliği bu ana hedefin devamında.
Amerikalılar, Avrupa Birliği’nin Rusya ile karşı karşıya getirmeyi başardı.
Avrupa’nın aklı sonradan başına geldi ama geçmiş olsun.
Bu noktadan nasıl geri dönülür; dönülebilir mi; çok da mümkün değil gibi.
O kadar ileri adımlar atıldı ki..!
ABD, attığı Yunanistan ve Güney Kıbrıs adımları ile de Rusya’yı hedefe aldı.
NATO üyeliğine rağmen, ilişkilerinde “Ortodoks Kanı” her zaman öne çıkan ve baskın olan Yunanistan ve Rum Yönetimi’nin Rusya ile bağları kopartılacak.
Yunanistan ve Rum Yönetimi bu oyuna geldi.
Türkiye’ye karşı askeri yardım vaadinden başları dönmüş bir haldeler çünkü.
Ve bu baş dönmesi kolay kolay geçmeyecek gibi.
Amerikalılar’ın “Ortodoks Kardeşliği”nin başına ördükleri çorabın ilk meyvelerini almaya başladılar bile.
Rusya’nın Kuzey Kıbrıs ilgisi bu nedenledir.
Ne kadarı samimidir, ne kadarı blöftür göreceğiz.
Çok dikkatli olmalıyız..
ABD’nin oyununa gelmemek lazım..
Bu oyunu bozmalıyız...