Tanınıp tanınmaması ayrı bir mesele.
Esas olan varlıktır.
Bir şey eğer varsa varlıktır.
Var olmuştur.
Varlığı inkar edilemez.
Tıpkı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi.
1983’ten bu yana KKTC var.
Kendi varlığı içerisinde bazı eksiklikler mutlaka vardır.
Her zaman da olacaktır.
Hangi devlette yok ki..?
Önemli olan bu eksiklikleri en aza indirgeyebilmektir.
Vatandaşların yaşantısına en az tki edecek noktaya çekebilmektir.
KKTC için artık tanınma zamanı gelmiştir.
Tanınma derken oldukça uzun bir süreçten bahsetmekteyiz.
Hemen ikinci gün sonuç alınmayacağının zaten herkes farkında.
Bunun bilinciyle hareket etmek lazım.
Bu işin bir yönü.
Bir diğer yönü ise devlet yapısındaki eksikliklerin bu süreçte tamamlanmasıdır.
Ülkenin sağlık ve ulaşım altyapısı olması gereken düzeyde değil.
İhtiyaçlar karşısında yetersiz kalmakta.
Eksikliğin giderilmesi için çalışmaların sürdüğünü biliyoruz.
Karayollarımızda şehirler arası hatlara yenileri eklenirken, şehir içi trafiğin rahatlatılması için alternatif güzergahlar yaratılmakta.
Köy yolları ise doğudan batıya kadar tüm yolları içeren bir proje çerçevesinde tamamen yenilenmeye başladı.
Tüm bunlar anavatan Türkiye’nin sağladığı mali kaynaklar ile yapılmakta.
KKTC’nin ihtiyacı olan her türlü karayolu ve altyapı yapımı ya da tadilatı için gereken projeler hazırlanmakta ve mali kaynağı ile birlikte hayata geçirilmekte.
Ama ne yazık ki bu noktada işler pek de yolunda gitmiyor.
Yeni güzergahladan vazgeçtim, eski yoların tamirinde bile istimlak sorunu yaşıyoruz.
Son derece basit bir işlem olan istimlakı bile yapmıyoruz.
Sonra da projeler ya yarım kalıyor, ya da tamamlanması yıllar alıyor.
Tıpkı Ercan Havalimanı’nın yeni terminal binasında olduğu gibi.
Sağlıkta ise her halde fazla söze gerek yok.
Pandemiyi yaşadık.
Bitti, bitiyor, bitecek.
Ama en yoğun günleri hala unutmadık.
Ülkenin ihtiyacı olan pandemi hastanesinin 45 gün gibi rekor bir sürede sıfırdan inşa edilerek hizmete hazır bir hale nasıl geldiğini de unutmadık.
Unutmamalıyız.
O günlerde de karşı çıkanlar olmuştu.
Bir yandan dönemin Sağlık Bakanı Ali Pilli’ye facebook üzerinden geri sayımla hatırlatma yapılırken, diğer yandan inşaat başladığında buna karşı çıkılmştı.
Ama tüm bu karşı çıkışlara rağmen pandemi hastanesi tamamlandı, hizmete girdi.
En yoğun günlerde sağlık sistemimizin ayakta kalmasını sağladı.
Şimdi de farklı yönleriyle sağlık hizmetine devam ediyor.
Su meselesi de aynı olmuştu.
Suyun gelmesine karşı çıkanlar, geldiğinde feveran edenler şimdi nimetlerinden faydalanmakta.
Faydalansınlar, şikayetimiz yok.
Ama artık vazgeçsinler.
Tıpkı son olayda olduğu gibi.
KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi binaları için atılan adımlara tepki gösteren, polisle çatışan oldu.
Gerekçe de “şu an ihtiyacımız yok, başka acil ihtiyaçlarımız” var şeklinde.
Cumhurbaşkanlığı ve Meclis inşaatları acil ihtiyaçların karşılanmasını sekteye uğratmış değil.
Biz üzerimize düşeni yaptığımız müddetçe bu ihtiyaçlar için gerek her şey Türkiye tarafından yapılmakta.
Bu çok net ve kesin.
Cumhurbaşkanlığı ve Meclis binalarının acil ihtiyaç olmadığı ise çok büyük bir yanılgı.
Bu yanılgıdan kurtulmalıyız.
Tanınma yoluna çıkan bir devlete şu anki Cumhurbaşkanlığı ve Meclis binaları yakışmıyor.
Tarihi açıdan önemi olabilir.
Ama artık ihtiyacı karşılamıyor.
İhtiyacın karşılanması kadar önemli bir başka husus da KKTC’nin varlığının ispatı olacak yapıda değiller.
Bir ülkenin, bir devletin en önemli kamu binaları başkanlık ve parlamento binalarıdır.
Bu tüm dünyada böyledir.
Tanınma yoluna çıkmış bir ülkeye mutlaka yabancı ülkelerden gelenler olacaktır.
Gayrı resmi çerçevede bile olsa bu trafik çok yoğun yaşanacaktır.
İşte bu trafiği şu anki yapıda karşılamak mümkün değildir.
Sigara fabrikasından bozma bir meclis ve 50’li yıllardan kalma bir bina ile daha ne kadar gideceğiz..?
Çıktığımız yol çok önemlidir ve mutlaka istenen sonuç alınacaktır.
Ama bu süreçte KKTC’nin var olduğunu, sağlam temellere oturmuş olduğunu herkese göstermek lazımdır.
Bu halkı 50 yıldır “geçici” statüsünde tutanları ve hala böyle devam etmek isteyenleri artık kaale almayalım.
Kıbrıs Türk Halkı bu Ada’da geçici değil, kalıcıdır..!
Nokta...