“Atatürk’ün Doğa Sevgisi” semineri düzenlenecek “Atatürk’ün Doğa Sevgisi” semineri düzenlenecek

AB'ye üye ülkelerde 6-9 Haziran'da, gelecek 5 yıllık yönetimi belirlemek için yapılan seçimlerin ardından, AB'nin yürütme organı Komisyon'un yeni ekibinin oluşturulmasına dair süreç devam ediyor.

Slovenya'nın aday gösterdiği ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından genişlemeden sorumlu üye olarak önerilen Marta Kos, AP milletvekillerinin onayını almak için programını sundu.

Kos, konuşmasının başında kariyerinin çoğunu Avrupa işleri ve dış politika üzerinde çalışarak geçirdiğini, uluslararası gazetecilik ve kamu diplomasisi deneyimi de olduğunu, ülkesini Almanya, Letonya, İsviçre ve Lihtenştayn'da temsil ettiğini anlattı.

"Eğer bana bu rolü verirseniz, gelecekteki üye ülkelerin genişlemeye iyi hazırlanmalarını sağlamak için elimden gelen her şeyi yapacağım." diyen Kos, yalnızca AB'nin değerlerini benimseyen ülkelerin Birliğe kabul edilmesi ve sürecin liyakatli olması için çalışacağını söyledi.

Kos, Ukrayna ve Moldova'yı AB üyeliği yolunda destekleme taahhüdünde bulunurken, Batı Balkan ülkeleriyle ilgili de "somut sonuçlar" görmek istediğini ifade etti.

- Türkiye'nin adaylığı

Kos, Türkiye'nin adaylık sürecine de değinerek, kendisi için önceliğin Kıbrıs'taki durumun Birleşmiş Milletler öncülüğündeki süreçle çözüme kavuşturulması olduğunu vurguladı.

"Bu, gelecekteki AB-Türkiye ilişkilerinin hızını da belirleyecektir." diyen Kos, şöyle devam etti:

"AB için aday bir ülke ve kilit bir ortak olan Türkiye ile etkileşimimi sürdüreceğim. Bunu yaparken, işbirliğinin sadece ekonomik uyum veya coğrafi yakınlık meselesi olamayacağını anlamak önemlidir. İnsan haklarını, demokrasiyi, temel özgürlükleri ve hukukun üstünlüğünü her zaman savunacağım ve aday ülkelere ilkelerimizin müzakere edilemez olmadığını hatırlatacağım."

Kos, bir soru üzerine şunları kaydetti:

"Türkiye'den bahsetmeden önce Kıbrıs sorunundan bahsetmiştim. Türkiye ile genişleme sürecinden farklı bir seviyede konuşmaya başlamamız gerektiği konusunda net, açık bir çizgi var. Hepimize hatırlatmak istiyorum ki aslında 2018'de Türkiye ile müzakere sürecini durdurduk çünkü onlar Avrupa değerlerini takip etmediler. Bu durmuş noktada. Bugün Türkiye ile ilişkilerden bahsettiğimizde farklı şeylerden bahsediyoruz ama tabii ki bunlar birbirine bağlı. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi alanında olsun, vize serbestisi alanında olsun, Türkiye'nin Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir barış anlaşması elde etmemize nasıl yardımcı olabileceği alanında olsun, ne yaparsak yapalım, temel kural şu ​​olacak: Kıbrıs sorununda gelişme görmezsek daha fazla gelişme olmayacak."