Miraç Kandili, yalnızca bir geceyi kutlamaktan ibaret değildir; özü ve manası itibarıyla çok daha derin bir anlam taşır. Bu mübarek gece, Peygamber Efendimizin (sav) Allah’ın huzuruna yükseldiği, vahyin sırlarına erdiği, namaz gibi en büyük ibadetin ümmete hediye edildiği bir kutlu andır. Ancak bu hikmetli olay, yalnızca bir geceyi idrak etmekle sınırlı kalmamalı; namazın özündeki Allah’a kavuşma bilincini hayatımızın her anına taşımanın gerekliliğini bizlere hatırlatmalıdır.

Mehmet Nizam yeniden Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği genel başkanlığına seçildi Mehmet Nizam yeniden Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği genel başkanlığına seçildi

Namaz, sadece şekli bir ibadet değil, kulun Rabbi ile buluşması, huzuruna durması, teslimiyetin ve kulluğun en derin ifadesidir. Miraç, bize, her bir namazın aslında bir “kendi miracımız” olduğunu öğretir. Bu nedenle, Miraç Kandili’ni kutlamak sadece camiye gitmekle veya bir gece namaz kılmakla sınırlı kalmamalı; namazın bu ruhani derinliğini hayatımıza yaymak, kalıcı bir bilinç ve amel haline getirmek için bir başlangıç olmalıdır.

Din yalnızca bir söylem veya bir gecelik coşkudan ibaret değildir. Gerçek iman ve kulluk, salih amellerle ve Allah’ın huzurunda daimî bir şuurla yaşamaktır. Miraç Kandili vesilesiyle, namazı bir ibadet ötesinde bir kavuşma, bir teslimiyet ve bir huzur kaynağı olarak görmeyi öğrenmeli; bu anlayışı yalnızca bir geceye değil, tüm hayatımıza taşımalıyız. Çünkü Allah’a en yakın olduğumuz yer, secde yeridir ve secdeyi hayatın bir özüne dönüştürmek, gerçek miracın devamlılığını yakalamaktır.