Stres, kaygı ve korku gibi güçlü duygular, her zaman dış etkenlerden kaynaklı olmayabilir. Bu duyguların, bizlere aile büyüklerimizden miras kalmış olabileceği ihtimalini de unutmamak gerekir.
Travmanın yalnızca psikolojik olarak değil, fiziksel olarak da aktarılabileceğini söyleyen bilim insanları, konuyla ilgili yaptıkları son araştırmada, çocukken babaları tarafından fiziksel şiddete ve istismara maruz kalmış 900'den fazla anneyi inceledi. Araştırmada, bu annelerin çocukları da mercek altına alındı.
Epigenetics dergisinde yayınlanan çalışmada, çocukların göbek kordonu kanındaki DNA incelendi ve genlerde istismara uğramış kadınlarda görülenlere benzer değişiklikler bulundu.
Genlerdeki bu değişikliklere epigenetik değişiklikler denir. Yaşam tarzımızın bir sonucu olarak ortaya çıkan bu değişiklikler, daha sonra fiziksel sağlığımızı veya duygusal davranışlarımızı değiştirebilir.
Araştırmacılar, yedi yaşındaki çocukların okul psikiyatri raporlarını incelediklerinde, kaygı, korku ve depresyon düzeylerinin kalıtsal gen değişiklikleriyle yakından ilişkili olduğunu buldular.
Davranışlarımızı önceki nesillerden miras alabileceğimiz fikri, ilk olarak Fransız biyolog Jean-Baptiste Lamarck tarafından ortaya atıldı ancak bu görüş, o dönemlerde alay konusu olmuştu.
Fakat son yıllarda yapılan laboratuvar deneyleri, bu teorinin sadece çocukların yetiştirildiği çevre açısından değil, DNA'larındaki değişiklikler açısından da önemli olduğunu ortaya koydu.
Epigenetik alanında kıdemli öğretim görevlisi olan Dr. Chloe Wong, ''Travma geçirmiş annelerin çocukları, stresi rahimde miras alıyorlar. Ayrıca araştırmalar, kalıtsal stresin vücudunuzun ve beyninizin yaşlanma hızını bile artırabileceğini gösteriyor'' diyerek, travmanın fiziksel aktarımının mümkün olabileceğini belirtti.