Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in çağrısı üzerine 17-18 Mart tarihlerinde İsviçre’nin Cenevre kentinde ‘Kıbrıs sorunu’ için düzenlenen gayri resmi görüşmelerde diyaloğun devamı yönünde karar alınırken Guterres, temmuz ayının sonunda yeni bir görüşme için anlaşıldığını ve Güney Kıbrıs lideri Nikos Hristodulidis ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın inisiyatifler konusunda uzlaştığını duyurdu.

Cenevre’deki görüşmeleri yerinde izleyen Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) Girne Milletvekili Fikri Toros, Türkiye'de bulunan Cumhuriyet gazetesine görüşmenin çıktılarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

"ÇÖZÜM SÜRECİNE İLİŞKİN, İLERLEME NİYETİ OLSAYDI, TOPLANTI PROGRAMI BEŞ SAAT İLE SINIRLI TUTULMAZDI"

Gayri resmi Kıbrıs görüşmelerinin kurgusunun ‘müzakere sürecinde 8 yıldan bu yana süren çıkmazın aşılması ve çözüm müzakerelerinin takvimli, sonuç odaklı bir metodolojiyle’ devam edilmesi yönünde olması gerektiğini belirten Toros, bunun yerine görüşmelerin Kıbrıslı liderlerin kendi toplumlarına yönelik ihtiyaç duyduğu ‘siyasi gösteriş’ şeklinde gerçekleştiğini söyledi.

Toros, “Çözüm sürecine ilişkin bir ilerleme niyeti olsaydı, toplantı programı takriben beş saat ile sınırlı tutulmazdı. 5+1 toplantısında Kıbrıs sorununun özüne ilişkin kayda değer bir istişare yapılmaması şaşırtıcı değildir” dedi.

"LİDERLERİN, ÇÖZÜM MÜZAKERELERİNİN SONUÇ ODAKLI VE ACİLİYET DUYGUSU İÇERİSİNDE ADIMIN ATILMAMIŞ OLMASI, KAYGI VERİCİDİR"

Görüşmelerden çıkan sonucun; liderler arası diyaloğun devamının sağlanması, çoğunun üzerinde zaten çalışılmış olan birtakım Güven Artırıcı Önlemlerin (GAÖ) hayata geçirilmesi ve bir sonraki toplantının hazırlıklarını yapmak üzere kişisel temsilci atanması kararı ile sınırlı kaldığını aktaran Toros, CTP olarak GAÖ’lerin öncüsü ve koşulsuz destekçisi olduklarını vurguladı. Toros, “Kapsamlı çözüm süreci çerçevesinde ele alınacak ve uygulanabilecek GAÖ’lere desteğimiz bakidir.

Bu bağlamda, Cenevre’de birtakım GAÖ’e ilişkin mutabakat sağlanmış olması elbette sevindiricidir. Liderlerin asgari sorumluluğu olan çözüm müzakerelerinin sonuç odaklı ve aciliyet duygusu içerisinde tamamlanmasına yönelik herhangi bir adımın atılmamış olması ise özellikle Kıbrıslı Türkler için kaygı vericidir. Kıbrıslı liderler, Genel Sekreterin girişimleriyle başlatılan bu ‘diyalog’ süreciyle oluşturdukları ‘diplomatik vitrin’ içerisinde, ‘ilerleme’ mesajı vererek itibarlarını toparlamaya teşebbüs etmişlerdir” diye konuştu.

Tatar: “Su kaynaklarımızı korumak hepimizin ortak sorumluluğudur” Tatar: “Su kaynaklarımızı korumak hepimizin ortak sorumluluğudur”

"ORTAK YURDUMUZ OLAN KIBRIS'TA, KIBRIS'IN ULUSLARARASI ARENADA SADECE RUMLAR TARAFINDAN TEMSİL EDİLMESİ ADALETSİZ VE KABUL EDİLEMEZ"

Kıbrıslı Türklerin kapsamlı çözüme, uluslararası toplumla ve hukukla bütünleşmeye ilişkin güçlü iradesinin baki olduğunu kaydeden Toros, “Ortak yurdumuz olan Kıbrıs’ımızda, siyasi eşitlik temelinde dönüşümlü başkanlık ve en az bir olumlu oyla ilgili tüm kararlarda etkili katılımın gösterilmesi daha fazla bekletilemez, anayasal bir haktır. Kıbrıs’ın uluslararası arenada sadece Rumlar tarafından temsil edilmesi adaletsiz ve kabul edilemezdir.

Bu gerçekten hareketle, temmuz ayı sonunda gerçekleşecek olan bir sonraki toplantının, resmi müzakerelerin devamını ve bir siyasi uzlaşıyla sonuçlanmasını güvence altına alacak şekilde kurgulanması gerekmektedir. Bu sonuca ulaşabilmek için, toplantının ön hazırlıkları aşamasında CTP’nin metodolojiye ilişkin ortaya koyduğu 4 maddelik önerinin kişisel temsilci tarafından değerlendirilmesini temenni ederim. Bunun için, atanacak olan kişisel temsilci ile şüphesiz yoğun bir tempoda çalışacağız” ifadelerini kullandı.