Güller, aşk ve romantizmin sembollerinden biri olarak biliniyor. Bununla birlikte, tomurcukları kemirmek isteyen hayvanlardan korunmak için gövdelerinden çıkan sivri uçlarıyla da tanınıyorlar.
Bu savunma mekanizmasına sahip olan tek bitki güller değil: Örümcek çiçekleri ya da ahududu ve böğürtlenin çiçekli çalısı olan brambles gibi diğer çiçekler ve domates, patlıcan, arpa ve pirinç gibi bazı ekin bitkileri de sivri uçlara sahip.
Peki, birçoğu milyonlarca yıl boyunca ayrı ayrı evrimleşen tüm bu türler nasıl oluyor da aynı dikenli özelliğe sahip olabiliyor? Science dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, uluslararası araştırmacılardan oluşan bir ekip, tüm bu varyasyonlardaki dikenlerden sorumlu olan eski bir gen ailesinin kökenini izleyerek cevabın DNA'larında yattığını buldu.
DİKENSİZ GÜLLER YETİŞTİRİLEBİLECEK
Uzmanlar, bulguların sadece dikensiz gül yetiştirmek isteyen bilim insanlarına kapı açmakla kalmayıp, aynı zamanda son derece çeşitli bir bitki cinsinin evrimsel geçmişi hakkında da fikir verdiğini söylüyor.
Bilinenin aksine güllerde bal keçiboynuzu ve narenciye ağaçları da dahil olmak üzere bazı çalı ve ağaçların keskin odunsu noktaları olan "dikenler" yoktur. Bunun yerine çiçeklerde, saçın uzamasına benzer şekilde bitkinin derisinden oluşan "sivri uçlar" yer alıyor.
Independent Türkçe'nin derlediği habere göre, bilim insanları patates, domates ve patlıcan gibi binden fazla türü içeren Solanum cinsindeki bitkilerin genomunu inceledi. Bu bitkilerin bazıları muhtemelen çiftçilerin yetiştirme biçiminden dolayı sivri uçlarından arınmıştı. Ancak yabani akrabaları bu dikenleri hâlâ taşıyor.
Bazı bitkiler sivri uçlarını kendiliğinden kaybederken, çiftçiler bunlardan yararlanarak daha fazla dikensiz ürün elde ediyor. Dikenli ve dikensiz patlıcan çeşitlerini karşılaştıran ekip, LOG adlı bir genin sadece sivri ucu olan bitkilerde aktarıldığını tespit etti. Bu genin bitkilerin gelişiminde kritik bir rol oynadığı biliniyor.
LOG'UN DEVRE DIŞI BIRAKILMASI, SİVRİ UÇLARIN OLUŞMASINI ENGELLİYOR
Bu nedenle LOG'un devre dışı bırakılmasının bitkiye zarar vermediğini, sadece sivri uçların oluşmasını engellediğini gören bilim insanları şaşkına döndü.
Analizler sonucunda bitkilerin milyonlarca yıl boyunca LOG'un pek çok kopyasını ürettiği ortaya çıktı. Araştırmacılar bir kopyanın sivri uçları üretirken, diğerlerinin bitkinin büyümesini sağladığı sonucuna vardı.
Gül de dahil en az 20 türde bu genin sivri uçları oluşturmaktan sorumlu olduğu saptandı. Güldeki LOG genini devre dışı bırakan araştırmacılar, dikenlerin ortaya çıkmadığını gördü. Makalenin ortak yazarı Dr. Zachary Lippman bulguları şöyle açıklıyor:
"Sivri uçlara sahip tek bir ortak ata yoktu ve bu 400 milyon yıl boyunca diğerlerine yayılıp ara sıra kaybolmadı. Aslında sivri uçlar, farklı soylarda epey rahatlıkla kazanılmış gibi görünüyor."
Bulguların dikensiz bitkilerin çok daha kolay yetiştirilmesine olanak sağlaması da bekleniyor. Bunun için kullanılan bir yöntemde sivri uçlarını kendiliğinden kaybeden bitkilerden yararlanılıyor.
ABD'deki Cold Spring Harbor Laboratuvarı'ndan Dr. Lippman, bu yüzden çok fazla dikensiz gül olduğunu ifade ediyor. Ancak artık bitkilerin LOG geni engellenerek dikensiz bitkiler yetiştirilebilir.
Yale Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Dr. Vivian Irish, yer almadığı çalışma hakkında şu ifadeleri kullanıyor:
"Bu çalışma sadece dikenlerin evrimi hakkında daha fazla bilgi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda tarımdaki iyileştirme çalışmaları açısından bitkilerin gelişim yollarının nasıl düzenleneceğine dair de fikir veriyor."