Milli Mücadele Vakfı Başkanı Aziz Gülbahar, “ Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Temmuz Barış Harekatının 50’nci yıldönümünde bazı çevrelerin Türkiye ile Yunanistan arasındaki diyaloğu ileri sürerek aksini yayma gayretlerine rağmen bir kez daha, federal çözüm görüşmelerine asla dönülmeyeceğinin altını çizerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması çağrısında bulunmasının Kıbrıs’ta kalıcı barış isteyen herkesçe dikkate alınması gereken takdire şayan bir duruş olduğunu” vurguladı.
Aziz Gülbahar, “ Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Kıbrıs konusunda iktidar ve muhalefetin oy birliği ile aldığı kararda ifade edilenlerin de Kıbrıs Türk Halkı’nın özgürlük, egemenlik, bağımsızlık mücadelesine güç katacak nitelikte olduğunu “ belirtti ve “karara destek veren tüm partilere teşekkür etti”.
Gülbahar, “ KKTC Meclisi’ne, bir an önce Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs Türkü için vazgeçilmez olan Kıbrıs Türk Halkı’nın egemenliği ile Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamını asla kabul etmeyeceklerini göz önünde bulundurarak, KKTC’nin tanınması çabaları ile iki Devletli çözüme destek veren güçlü bir karar alması çağrısında bulundu.”
Milli Mücadele Vakfı Başkanı, “ Rum –Yunan ikilisi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin nimetlerinden yararlanıp Kıbrıs Türk Halkı’nın egemenliğine, özgürlüğüne, güvenliğine saldıranların gün gele buna pişman olacaklarını” kaydetti.
Aziz Gülbahar açıklamasına devamla şunları ifade etti:
“ Herkes yapılan konuşmaları iyi okusun, değerlendirsin. Şu anda dünyanın en tecrübeli Devlet Başkanlarından biri olan Sayın Erdoğan Yunanistan’la diyaloğu ve işbirliğini dışlamadan akılcı ve gerçekçi bir söylemle Kıbrıs’ta iki Devlet bulunduğuna dikkati çekiyor ve masada buluşulması öncesinde bu iki Devlet’in statülerinin, egemenliklerinin eşit olduğunun kabul edilmesinin şart olduğunu” vurguluyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oy birliği ile alınan kararda ise tüm dünyaya net bir şekilde, KKTC’nin tanınmasına, iki Devletli çözüm politikasına destek verildiği ilan ediliyor ve ‘ Kıbrıs Türkleri sonsuza kadar bağımsız Devletleri’nin çatısı altında ve kendi bayraklarının gölgesinde barış, huzur ve güvenle yaşamaya devam edecektir’ deniliyor.
Bunun karşısında Rum –Yunan ikilisinin tutumunda ise bir değişiklik yok. Hala Kıbrıs’ta yaşananların sebebinin kendilerinin Kıbrıs’ı Yunan adası yapma hayallerinin olduğunu kabul etmiyor ve Türkiye’ye saldırıyorlar hedeflerinin Türkiye’nin garantörlüğünü sıfırlamak AB kurallarına göre Kıbrıs’ı Yunan yapmak olduğunu açıkla söylüyorlar.
Gelinen nokta bu kadar nettir. Türkiye’nin tutumunu, Rumların haklarımıza karşı takındıkları olumsuz tavrı görmemek, iki Devletli çözüm politikasına destek vermemek, Rum Devleti ile eşit statüsünü dünyaya kabul ettirme mücadelesine katkı koymamak ciddi bir siyasi körlüktür ve bu noktada olanlar gün gele yanıldıklarını anlayacaklardır”.