Herkesin kendi dünyası vardır. Sadece fikir olarak değil, birinin baktığınızda onu ve dünyanın her yerinde yaşadığını. Aynı şekilde biri boyutuna baktığında sizi ve arkanızdaki dünyayı görüyorsunuz. Bu bakış açısı farklılığı herkesin daima farklı bir görüş alanı olmasıyla birlikte genişliyor. Herkesin yaşam benzerliği farklıdır.
Bu olayın insanda yarattığı anılar, içsel bir temsil olarak depolanır. Her olay beyinde bir resim, ses, duygu veya düşünce olarak tutulur. Aslında tüm anılarımız belirli bir dizi görüntü, slayt, film, ses, duygu, koku ve tat olarak depolanır. Bu, bir dizi hatırayı diğerinden ayırma şeklimizdir. Bu depolanmış resimler, kelimeler, sesler ve fiziksel hislerle deneyimlerimizi kullanabiliriz, zihinsel olarak yeniden yaratır ve hatırlarız. Şimdi gözlerimizi hareket ettirirken hangi tatları keşfedebileceğimize bakalım…
Göz hareketleriyle zihne erişme fikrinin temeli, sinirinin beyne en yakın mesafede olmasını temel alır. Gözlerinizin yaptığı hareketlerin, anıların farklı duyusal kısımlarını ortaya çıkardığı, gerçek ve yalan yapıların arasındaki farkları belirginleştirebilir.