Başörtüsü, kişisel inanç ve kimlik tercihidir. Evrensel insan hakları belgeleri, Anayasa ve demokratik değerler çerçevesinde bireylerin inançları doğrultusunda giyinme özgürlüğü en temel haklardan biridir. Bu hak, laiklik ilkesine aykırı değil; tam aksine, laikliğin sağladığı özgürlük ortamının doğal bir sonucudur.

Ne yazık ki, bu hakka yönelik kimi söylemler ve tutumlar, başörtüsü meselesini özgürlük değil bir tehdit gibi yansıtmaya çalışmaktadır. Oysa bizler biliyoruz ki, başörtüsü takmak da takmamak da kişinin kendi kararıdır ve bu karar eğitimde öğrencileri  dışlamanın gerekçesi olamaz.

Eğitim alanı, toplumun tüm kesimlerini kapsayıcı bir anlayışla düzenlenmelidir. Her bireyin okulda, sınıfta, kampüste kendini güvende ve saygı görmüş hissetmesi; dışlanmadan, ötekileştirilmeden eğitim hayatına devam edebilmesi esastır. İnancı nedeniyle bir bireyin kıyafetine müdahale edilmesi kabul edilemez bir ayrımcılıktır.

Bizler Milli İradeye Saygı Platformu olarak, başörtüsünü savunurken bir ideolojik cephe açmanın değil; özgürlüklerin evrensel bir ilke olduğunu hatırlatmanın peşindeyiz. Bu tartışmaların toplumsal fay hatlarını derinleştirmeden, karşılıklı saygı ve sağduyuyla ele alınması gerektiğine inanıyoruz.

Ancak bu noktada önemli bir ayrım da yapılmalıdır: özgürlük talebi, gerilim ve kutuplaşma yaratmak için değil, toplumsal barışı güçlendirmek için ortaya konmalıdır. İnanç özgürlüğünü savunurken, karşıt görüşlere düşmanlık beslemek, bizi haklı çıkarmadığı gibi meseleyi daha da içinden çıkılmaz hale getirir. Kutuplaşmanın kazananı olmaz; kaybedeni tüm toplum olur.

Bu ülkenin gençleri, hangi görüşten olursa olsun, aynı sıralarda eğitim görebilmeli, aynı öğretmenlerden feyz alabilmeli ve farklılıklarıyla zenginleşebilmeli. Başörtüsünü bir ideolojik savaş malzemesi haline getirenler, bu ülkenin geleceğini ipotek altına alırlar. Oysa bizim ihtiyacımız olan şey, yasaklarla değil özgürlüklerle güçlenen bir Cumhuriyet’tir.

KKTC, Türkiye’nin yaşadığı deneyimlerden de ders alarak, bu meseleyi büyütmeden çözme şansına sahiptir. 20 yıl önce Türkiye’de başörtüsü yasakları nasıl toplumu kutuplaştırdıysa, bugün Kuzey Kıbrıs’ta aynı hataya düşülmemelidir. Aklın, sağduyunun ve demokrasinin galip geldiği bir çözüm mümkündür ve gereklidir.

Bugün ülkemizde tüm siyasi aktörleri, bürokratları ve eğitim yöneticilerini özgürlükçü bir yaklaşım benimsemeye; toplumun tüm kesimlerini ise bu süreçte empatiyle ve diyalogla hareket etmeye davet ediyoruz. Yasaklar değil, haklar konuşulmalı. Baskılar değil, özgürlükler çoğalmalıdır.

Bu ülkenin geleceği, gençlerin kendi kimlikleriyle barış içinde büyüyebildiği bir toplumun inşasında yatmaktadır.

Girne Emekçi Kadınlar Kooperatifi’nden hellim atölyesi Girne Emekçi Kadınlar Kooperatifi’nden hellim atölyesi

Saygılarımla…

Talip Sancar

Milli İradeye Saygı Platformu Genel Başkanı