Tatar, Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu aracılığıyla yaptığı açıklamada şunlara yer verdi:
“GKRY’nin Kıbrıs adasını hedef haline getirme potansiyeli taşıyan sorumsuzca atmaya devam ettiği adımlarını kaygıyla takip etmekteyim. Hristodulidis’in, kişisel siyasi itibarını öne alarak, bölgesel aktör olma yanılsamasıyla, hemen yanı başımızda yaklaşık bir yıldır İsrail’in soykırım girişimiyle her gün işlemeye devam ettiği insanlık suçuna ortak olma gayreti ibretliktir. Rum liderliğinin sürdürdüğü kabul edilmez siyasetlerini bir kez daha esefle kınıyorum.
-‘Rum yönetimini defalarca uyardım, çağrı yaptım’
Hatırlanacağı üzere siyasi amaçlar uğruna tüm adanın güvenliğini riske atacak adımlardan kaçınmasına yönelik olarak Rum liderini defaten uyarmış ve bu doğrultudaki çağrımızı yapmıştım. Aynı uyarı, GKRY ile gerilimi tırmandıracak angajmana giren taraflara, kalıcı ateşkes sağlanmasına yönelik olarak diplomasinin gerektirdiği tüm çabayı ortaya koymakta olan Anavatan Türkiye Cumhuriyeti Yetkilileri tarafından da yapılmıştı.
-‘Güney, insanlık suçuna ortak ülkelerin uğrak noktası…’
Güvenlik birimlerimiz ve ilgili kurumlarımızla gelişmeleri yakından takip ettiğimiz Orta Doğu krizinde, İsrail’in siyasi suikast da dahil olmak üzere son zamanlarda tırmandırdığı gerilim topyekûn patlama noktasına gelmiştir. Şiddet merkezine en yakın coğrafyalardan biri olan Kıbrıs adasının en azından tarafsızlığını koruması üzerinde yaşayan halkların saldırı kaygısı yaşamaması için elzemdir. Fakat ne yazık ki, silahlanma faaliyetlerini her geçen gün artıran Rum liderliği bunun tam tersini yapmayı tercih etmiş, geçen hafta gerçekleştirdiği askeri tatbikat da dahil olmak üzere İsrail’in saldırılarını daha da genişlettiği eylemlerine taraf olmayı seçmiştir. Güney Kıbrıs, gelinen aşamada krizin tarafı olduğunu her fırsatta gösteren ve işlenen insanlık suçuna ortak olan ülkelerin askeri anlamda uğrak noktası olmuş, hatta sivil limanları dahi askeri maksatlarla kullanır hale gelmiştir.
-‘Rum halkı da Rum liderin adımlarından rahatsız…’
Bu vahim gelişmelerin en günceli olan ABD’ye ait uçak gemisinin Limasol’a demirlemesi, sadece bizim değil Rum halkının da ciddi tepkisini çekmiştir. Rum halkı konuya ilişkin son yapılan kamuoyu yoklamalarında ezici bir çoğunlukla Rum liderin sorumsuzca attığı adımlardan duyduğu rahatsızlığı açıkça ortaya koymuş ve Ada'yı hedef haline getirmesini asla onaylamadıklarını ifade etmiştir.
-‘Rum Yönetimi’nin yetki alanı sadece Güney Kıbrıs’ı kapsar...’
Rum liderliğinin tüm adayı etkileme potansiyeli taşıyan konularda adım atma veya karar verme yetkisi bulunmamaktadır. GKRY’nin yetki alanı 50 yıl önce mutlu Barış Harekâtı'yla belirlenen sınırlarla sadece Güney Kıbrıs’ı kapsamaktadır. Rum liderliği diğer konularda olduğu gibi, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini etkileyen kararlar alma yetkisine sahip değildir. Burada ilgili devletlere de seslenmek istiyorum; Rum tarafıyla girdiğiniz angajmanlar Ada'nın tümünde geçerli değildir ve olmayacaktır. Rum yönetiminin otorite ve egemenliği sadece Güney Kıbrıs’ta geçerlidir ve KKTC sınırlarının bir santimetre içerisine dahi geçemez.
-‘Zulüm karşısında insanlık birleşmeli…Ateşkes çabalarına destek verilmeli’
Uluslararası sistemin yaratılmasının ardından, işlenen insanlık suçlarına siyasi ve stratejik çıkar çatışmalarından dolayı seyirci kalan küresel düzen, itibarını her geçen gün hızı artan bir şekilde yitirmektedir. İşlenen insanlık suçlarına müttefiklik adına taraf olanların kendi aralarında sürdürdükleri bu yarıştan dolayı çoluk, çocuk, kadın demeden suçsuz ve savunmasız insanlar her gün dünyanın gözü önünde katledilmektedir. Geçmişte katliamlara ve soykırım girişimine maruz kalan bir halkın cumhurbaşkanı olarak çağrıda bulunmak istiyorum; bu zulüm karşısında insanlık birleşmelidir, şiddet yerine kalıcı ateşkes sağlanmasına yönelik çabalara destek verilmesi kan ve göz yaşının dinmesi adına insanlığa yapılabilecek en önemli katkılardan biri olacaktır.”