Yaylalı, basına yansıyan “Güzelyurt’taki köle kampı ve Bangladeşli işçilerle ilgili” sorular sorduğu yazılı bir açıklama yaptı. “Gençler ülkelerinde iş bulamadıkları için sürekli olarak yurtdışına göç ederken, yabancı iş gücünün bu kadar kolay bir şekilde ülkeye getirilmesine ve insanlık dışı yaşam koşullarına mahkûm edilmesine onay vermenin nasıl bir yönetim anlayışı olduğunu” diyen Yaylalı, şöyle devam etti:

Haftalık Trafik Raporu Haftalık Trafik Raporu

“Bakanlık yurt dışından işçi getirilmesine onay veren en son mercidir. Narenciye kesim işinin bitmesine çok az bir süre kala 600 civarında Bangladeş uyruklu işçinin ülkeye getirilmesine izin vermek nasıl bir anlayışının ürünüdür? Buna kim veya kimler onay vermiştir? Onay verme gerekçeleri nelerdir?” 

Her sene emirname çıkarılıp, işçilerin altı aylığına Türkiye Cumhuriyeti’nden geldiğini ifade eden Yaylalı, şunları kaydetti: 

“Geçen yıla kadar narenciye kesim işi kontraktörler tarafından yapılmaktaydı. Kontraktörler tarafından ön izin ile getirilen işçilerin primleri devletin verdiği teşvikler ile ödenmekteydi. Türkiye’den işçilerin gelmeme sebeplerinin başında para kazanamamaları ile birlikte kötü barınma koşulları ve yapılmayan çalışma izinlerinden dolayı cezalı duruma düşmeleri oldu.”

Cypfruvex’in faaliyetinin, “narenciye paketleme ve meyve suyu tesisi” olduğunu, kurumun “toplayıcı” olmadığını belirten Yaylalı, “Cypfruvex’in faaliyet alanında olmayan bir konuyla ilgili işçi getirmesine nasıl izin verildi? Üstelik sezonluk işçilere yatay geçiş ve muafiyet yapılamaz. Bu insanların yasaya göre maaşları bir tamam ödenip ülkelerine gönderilmesi gerekir” dedi.

İlgili bakanlığın konu hakkında tatmin edici açıklama yapmamasının olayın vahametini daha da artırdığını savunan Yaylalı, TDP olarak bu ve benzeri olayların sonuna kadar takipçisi olacaklarını ifade etti.