Gayrı menkul sektörü, Rum Hükümeti tarafından başlatılan “korkutma ve caydırma” amaçlı saldırıları göğüslemeye çalışırken KKTC Hükümeti’nin yaptığı yasal değişikliklerin yarattığı zorluklarla da mücadele ediyor. Hükümet, son olarak, “kendimize ait zorlukları” ortadan kaldırma konusunda çalışmalar yapmaya başladı.

KKTC topraklarının adeta yağmalandığı yaygarasının baskısı altında kalan hükümet, yasal değişikliklerle yabancıların konut alımına kısıtlamalar getirilmiş ve özellikle sözleşme ile alınan konutların satışa çıkmasına neden olmuştu. Bu yasal düzenleme, yakın gelecekte yeniden düzenlenecek! Böylece, Kuzey Kıbrıs’ta yasal hakkından daha fazla konut alan yabancıların bu konutları kısıtlı bir zaman içinde ellerinden çıkarmaları zorunluluğu ortadan kalkmış olacak. Bu yeniden düzenlemeyle birlikte konut piyasasında yaşanan paniğin de sona ermiş olacağı düşünülüyor.

Yeniden yapılacak düzenleme, sözleşme ile birden fazla konut almış yabancıların bu konutları, Turizm Planlama Dairesi altındaki bir birime kaydetmeleri ve turizm amaçlı olarak kiralayabilmeleri olanağı sağlayacak. Böylece, tapu sahibi olunmasa bile yasal bir sahiplik bağı oluşturulabilecek, turizm kapasitesi artırılmış olacak ve devlete ek gelir sağlanabilecek. Aslında, Covid-19 salgını sonrasında turizmde güçlenen bir eğilim olan “konutlarda ailece konaklama” potansiyelinden daha fazla yararlanma olanağı da artmış olacak.

Ekran Görüntüsü 2024 10 18 100613
HÜKÜMETİN YENİ DÜZENLEMELERİ YAPARKEN SEKTÖRÜN YAŞADIĞI SORUNLARI VE SEKTÖR TEMSİLCİLERİNİN GÖRÜŞLERİNİ DİKKATE ALDIĞI ANLAŞILIYOR. BAKALIM UBP İÇİNDE YAŞANAN KRİZ, BU ÖNLEMLERİN HAYATA GEÇMESİNE OLANAK VERECEK Mİ?

..................................................................................................................

Daha önceki düzenleme, tek bir konut alma hakkı olan ama sözleşme ile birden fazla konut almış bulunan yabancıların bu fazla konutları iki yıl içinde ellerinden çıkarmaları zorunluluğu getirerek bir satış paniğine neden olmuştu. Bu panik, yeni yatırımları engellerken başlamış bulunan projelerin tamamlanamaması riskini de ortaya çıkarmıştı. Ülkemizin bir anda konut mezarlığına dönmesi bile mümkündü. Hükümet, bu yeni formülle, bu tehlikeyi ortadan kaldırmayı hedefliyor.

KKTC hükümeti, Rum tarafının başlattığı saldırıların etkisini azaltmak için daha başka önlemler de planlıyor. Buna göre, Güney’de kalan Kıbrıslı Türklere ait taşınmaz malların peşine düşülecek. Bunun nasıl olacağını bilmiyorum ama bugüne kadar Kıbrıs Rum mahkemelerine başvurarak Rum otoritesini tanımış olmamak için kaçınılan yollar bile kullanılabilir.

Bir diğer yöntemin ise, Kuzey’de aldıkları taşınmazlara karşılık KKTC hükümetine feragatname vermiş olanların Güney’de terk ettiği taşınmaz malların takasta kullanılmak üzere Taşınmaz Mal Komisyonu’na devredilmesi olabileceği konuşuluyor. Bu kapasite artırımı, kimi Rumları TMK’ya başvurma konusunda heveslendirebilir ve takas işlemlerini yasal hale getirmemek için tapu kayıtlarında gerekli düzenlemeyi yapmayacağı kesin olan Kıbrıs Rum Hükümeti’ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karşısında zor duruma düşürebilir. Uzun ve meşakkatli bir yol ama bunun da mutlaka denenmesi gerekiyor.

Hükümet, ayrıca, 2025 yılı içinde Kıbrıslı Rumlara tazminat olarak 123 milyon Sterlin ödeme yapmayı planlıyor. Böylece, 2023 yılı sonuna kadar karara bağlanmış olan dosyaların tazminatlarının ödenmiş olacağı hesaplandı. Bu da TMK’nin işlevselliği konusundaki itirazları boşa çıkarabilir.

Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu farkındalık eğitimlerine devam ediyor Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu farkındalık eğitimlerine devam ediyor

Bu önlemler hayata geçirilebilirse gayrı menkul sektörü yeniden hız kazanacak demektir. Elbette bunun Kuzey Kıbrıs’taki yaşama olan etkilerini de hesaba katmak ve özellikle imar planları konusunda ciddi işler yapmak da gerekiyor. Yabancıları rahatlatacağız derken, KKTC’deki hayatı çekilmez hale getiremezsiniz. Zaten, adadaki yaşam kalitesini artırmak, gayrı menkul piyasasında edindiğimiz yeri korumak için de bir zorunluluk haline geldi. Kimse, girilemeyen plajlara bakarak, pis kokular içinde ve bacasından zehir saçan bir elektrik santralını seyrederek yaşamak istemez… Bu gibi konularda başarı sağlayamazsak bugün Rum tarafının yaratmaya çalıştığı panik nedeniyle satışa çıkan konutlar, başka bir nedenle de olsa yine satışa çıkacak ve huzurlu bir yaşam hayal eden konuklar yine adamızı terk edecek.

Kimse, “Konut sattık, zengin olduk; gerisine karışmayız” diye düşünmesin. Bu bir iş! Bu işin devamlılığını sağlamak hiç de kolay olmayacak!