Türkiye üzerinde sessiz ve derinden bir oyun oynanıyor.
Yunanistan’ın ekonomik olarak batmış olmasına, dünya ve Avrupa Birliği içinde saygınlığını ve güvenilirliğini yitirmiş olmasına ve silahlı kuvvetlerinin elindeki yaşlı silahlarının yenilenememiş olmasına karşın Adalar Denizi’nde Türkiye ile sorun çıkartmaya teşvik edilmesi hayli şüphe çekici.
Yakın tarihte, Türkiye’nin en zayıf olduğu dönemde bile ordusunun yüzde doksanını kaybettiği ve adına “Sakarya Mağlubiyeti” değil de, “Küçük Asya Felaketi” dediği gerçek bir felaket yaşamalarına rağmen, Yunanistan kaybedeceği kesin olan bir savaşı veya bölgesel bir çatışmayı başlatmaya çalışıyor.
Yunanistan’ın Türkiye’ye yönelik kışkırtmaları ve tacizleri, Türkiye’nin diplomatik girişimlerine rağmen devam ediyor. Belli ki bir yerlerden, büyük bir olasılıkla AB’den ve ABD’den şimdilik içeriği açıklanmamış bir destek alarak gaza getiriliyor.
Peki müttefik olarak görülen ABD neden Türkiye’ye karşı hasmane bir tutum izliyor? Sebep çok. Öncelikle Türkiye’nin 2011 yılından sonraki küresel siyasi duruşu, bölgesel saygınlığı, Balkanların, Kafkasların ve Orta Doğu’nun siyasi hayatı üzerinde belirleyici etkiye sahip olması ve Doğu Akdeniz’de yeni keşfedilen enerji kaynakları üzerindeki güçlü söz sahipliliği ABD’nin hiç hoşuna gitmiyor.
Tüm bunlara ilaven, başta Yunanistan olmak üzere Avrupa Birliği üyesi devletleri kendine göbekten bağlamasına rağmen Türkiye üzerindeki etkisini ve yaptırım gücünü kaybetmiş olması ABD’yi çileden çıkarıyor ve kara kara düşündürüyor.
Ekonomik gelişmeler önümüzdeki 10 yılda, küresel merkezin Amerika ve Avrupa’nın uhdesinden çıkıp Asya kayacağını gösterirken Türkiye’nin Rusya, Çin ve Hindistan ile yakınlaşması, ABD için bir başka büyük sorunu oluşturuyor.
Rusya’yı Ukrayna sorunu ile Çin’i de Tayvan sorunu ile yıpratmaya çalışan ABD, Türkiye’yi zayıflatmak için batıda Yunanistan’ı, güney doğuda PKK ve YPG’yi, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Rum Yönetimi ile İsrail’i öne sürmeye ve hedeflediği çatışmalar ile Türkiye ekonomisini bozmayı hedefliyor.
Yani; ABD’nin Yunanistan toprakları içindeki Batı Trakya bölgesinde konuşlanması, gerçekte kendisinin açıkladığı gibi Yunanistan’dan Finlandiya’ya kadar uzanan Avrupa Birliği’nin doğu sınırlarını Rusya’nın olası saldırısına karşı garanti altına almak için değil. Asıl amaç; Yunanistan ile Türkiye arasında bir savaş çıkartmak, eş zamanlı olarak güney doğu Anadolu’da terörist unsurlar PKK ve YPG tarafından Türkiye’ye karşı ortak bir hareket başlattırmak, benzer bir savaşı Doğu Akdeniz’de sahneye koyarak, Türk Silahlı Kuvvetlerini üç cephede savaşa zorlamak. Türk Ordusunun Yunan ordusunu ezip, Trakya üzerinden Yunanistan’a girmesini önlemek için de ABD ordusunu caydırıcı güç olarak önüne çıkartmak/durdurmak. Sonra da savaşlardan ekonomisi sıkıntıya girmiş, ordusu yorulmuş Türkiye’ye yaptırımlar uygulamak, Doğu Akdeniz’den elini çektirmek ve Türkiye’nin güney hudutları boyunca bölgedeki petrol yataklarını kontrol edecek bir Kürt devletinin kurulmasını sağlamak!
Görüldüğü üzere oyun ve hayal büyük. Lakin, unuttukları şey, Türk’ün, her zamanki gibi bu oyunları bozacağı, ABD’nin kuyruğunda maşrapa olan Yunanistan’ın kafasını duvarlara vuracağı…