Soğuktur Aralık…

Buz gibi…

Yalnızca ayazdan mı sulanır gözler?

Konuşmak ister dudaklar da, çıkmaz kelimeler…

Sıcağa tutarsın ellerini de ısınır ya kalbin…

Isınmaz olur, öyle derin, öyle bilmediğin…

Bir ah çekersin, bakarsın ağaçlara….

Dökülmüştür yapraklar, bir, bir, gri havanın altında…

Isınamazsın işte…

Kalırsın hüznün gölgesinde….

Bakarsın uzaklara, bulamazsın kim nerede?

Ne tutabilirsin elinle, ne görebilirsin gözlerinle…

Döküldü yapraklar….

Bir bir…

El salladı Feriha…

Melek gibi güldü yine Beran abla…

Tüm asaletiyle hoşça kal dedi sevgili Esra Öz…

Ve gitti, son fotoğrafını çekerek, parlayan kalemiyle, Uğur Karagözlü…

Sardınız mı kollarınızla, cennetin en güzel yerinde meleklerimizi?

Hani herkesin öğretmeniydi ya Beran abla…

Öğretti mi yarım kalmış tüm kelimeleri?

Geride minik yavrusu kaldı ya Feriha’nın…

Anne sevgisiyle sardı kı şampiyonları…

Hepiniz bir araya geldiniz de, izliyor musunuz bizi, yüzünüzde tebessümle…

Çok soğuk bu Aralık…

Çoook…

İçinde ateş yanarken, ısınamamak gibi...