2025 yılına dev bir bütçe açığı ile girdik malesef. Ve hal böyle olunca bu açığı kapatmak her zaman olduğu gibi gene vatandaşın sırtına bırakıldı. Oysa yıllardır memlekette yanlış gidien bir uygulamayı ısrarla sürdürmenin ne siyasi olarak ne de ülke yararına olmadığı gün gibi ortada.
Seyrüseferlere yapılan zamandan murad edilen ne? Veya bazı ürünlerin KDV’lerine zam yapmak ile bütçede ki bu dev açık kapanır mı?
Sevgili Özdemir Berova’yı iyi tanırım. İyi bir ailenin, iyi eğitim almış bir evladı olarak çok sevdiği ülkesine katkıda bulunmak istiyor. Tıpkı yıllarca rahmetli babası ve annesinin geçmişte devletimize hizmet ettiği gibi.
Ama bu bütçe açığı ile değil Berova, ABD Başkanı Donald Trump’ın milyarder danışmanı Elon Musk gelse bu yönetmlerle bu açığı kapatması mümkün değil.
Berova’nın pastayı adil bir şekilde bölüştürmesini elbette istiyoruz. Ancak esas olan pastayı bölüştürmek olmamalı. Yapılması gereken, pastayı büyütmek.
İşte tam bu noktada ülkenin yeni gelir kalemlerine ihtiyacı var. Özelleştirmeler tamamlanmalı. Telefon Dairesi, limanlar gibi yıllardır konuştuğumuz ama yapamadığımız özelleştirmeler yapılmalı.
Gazinolardan alınan vergiler arttırılmalı. Galericilerin ülkeyi araba mezarlığına dönüştürmelerine son verilmeli. Ülkeye gelen her araçtan peşin gümrük vergisi alınmalı.
Yıllardır yasası hazır olduğu halde bekleyen Şans Oyunları Yasa Tasarısı ile Kripto Para Yasaları hızla meclisten geçirilmeli.
Yoksa seyrüsefer zammı ile falan bu işler olacak iş değil. Sevgili Özdemir Berova’ya bir Nasreddin Hoca hiyasi anlatalım ve yazıyı sonlandıralım....
Nasreddin Hoca bir ahbabından borç almış. Elde avuçta olsa Hoca hemen ödeyecek ama yoksulluğun iki gözü de kör olsun. Daha vadesi gelmeden adam alacağı için Hoca'nın kapısını aşındırmaya başlamış. Bir böyle iki böyle derken yine bir gün adam borcunu istediğinde;
– Şu anda yok ama demiş, çok yakında ödeyeceğim,
Böylesi düşman başına, adam yüzsüz mü yüzsüz:
– Söyle Hoca, ne zaman vereceksin, kimden bulup vereceksin!
– Evin önüne çalı ektim!
– Niye?
– Koyun sürüsü geçerken yünleri çalıya takılacak.
– Sonra?
– Bizim hatun bu yünleri toplayacak, yıkayacak, tarayacak, eğirecek, dokuyacak, ben de götürüp satacağım.
– Eee?
– Ne e'si be adam, sordun ya, senin paranı o zaman öyle ödeyeceğim.
Buna kim gülmez; adam da kasıklarını tuta tuta gülünce Hoca:
– Gidi hâlden bilmez, demiş, peşin parayı gördün ya gül bakalım!