Türkiye Cumhuriyeti’nin desteği ile Türk Devleri Teşkilatına (TDT) gözlemci üye olarak kabul edilmemizin üzerinden 3 yıl geçti.  Geçen bu süre zarfında KKTC’deki pek çok bakan, kurum ve kuruluş TDT’de ki diğer üye ülkelerin makamları ile görüşme ve işbirliği şansı yakaladı.

TDT’ye girmek, KKTC’nin tanınması yolunda atılan en önemli adımlardan bir tanesidir hiç şüphesiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin dışında TDT üye ülkelerin bakanları ile bakanlarımız bir araya geldi. İçişleri Bakanı, Tarım Bakanı, Çalışma Bakanı başka ülke bakanları ile resmi görüşme gerçekleştirdi mesela.

Tabi bu durum en çok Rum Yönetimini telaşlandırdı. Ama siyasette futbol gibi. Eğer siz bir atak yaparsanız karşı tarafında bu atağa cevap vermesi gerekiyordu. 

Rumlarda kendi ataklarını yaptılar elbette.

Kırgızistan’dan sonra Türkmenistan’da Güney Kıbrıs’ta Büyükelçilik açtı. Ve gözünü TDT’ye üye olan diğer ülkelere dikti. Geçen Kasım ayında Rum Dışişleri Bakanı ile Azerbaycan Dışişleri Bakanı ikili düzeyde ilk kez görüştüler. 

Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin yolumuzu açmasını beklemeye devam ediyoruz. Mesela Kırgızistan’a direk bir temasımız yok hala. Türkmenistan Çalışma Bakanını KKTC’ye davet edip ülkemizdeki Türkmenlerin sorunlarını çözelim diye bir uğraşımız bir gündemimiz de yok.

Ülkemizde çalışan pek çok TDT üyesi ülkenin insanlarının mağduriyetleri var. Bunları aşmak, daha modern hale getirmek için bir siyasi yol haritamızda yok. 

Eğer siz oturup Türkiye’nin bir şeyler yapmasını beklerseniz ve kendiniz de kös kös oturursanız elbette başkaları da çıkıp size gol atmak için atak yapacaktır.  

Hakeme güvenip maç oynamayan takım görüntüsünden biran önce kurtulmamız gerekiyor. Bizim de siyasi ataklar yapmamız gerekiyor. Ama içteki bu dağınık yapı buna ne kadar izin verecek. Yani takım oynamıyor tribünlerde susuyor gibi bir şey…