Seçime katılım düşük oldu.
Hatta çok düşük oldu.
Böyle olunca da herkes bu durumu yorumlamaya başladı.
Oysa bizde zaten bu konu sıkıntılıydı.
Heyecanı en fazla olan seçimlerde bile katılım çok yüksek olmuyor.
Hal böyle olunca da sadece bir miletvekili için ola seçime çok fazla katılım olmadı.
Katılım çok fazla olmasa da seçimin bir kazananı var.
CTP adayı Sami Özuslu seçimi hak ederek kazanmıştır.
Ve bunun sonucu olarak da CTP için yeni bir dönem başlayacaktır.
Seçim sonrası konuşmasında CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman da bu noktaya işaret etmiştir.
Gerçi o, ülke siyasetinde yeni bir dönemin başlayacağını söylemiştir ama bu başlangıç CTP’de olacaktır.
Yani, siyasette yeni dönem CTP’den başklayacaktır.
Erhürman ve CTP 2020’deki Cumhurbaşkanı seçimini kaybetmiştir.
Bu kaybediş sırasında Erhürman’a hep “senden sonra parti ne olacak” sorusu yöneltilmişti.
Gerçekten de CTP tabanında “Tufan Hoca’dan sonra ne yapacağız” sorusu vardı.
Bu sandığa ne kadar yansıdı bilemem ama Erhürman karşıtları bunu çok iyi kullandılar.
Bundan eminim.
Tufan hocam bu durumu çok iyi analiz etmiş.
Ve bu duruma karşı da bir strateji geliştirmiş.
Kendi yerine uygun ve tabandan kabul görecek bir ismi öne çıkardıktan sonra 2025 için aday olacak.
Dün bu oldu.
Sami Özuslu artık CTP’nin potansiyel genel başkanıdır.
2025’teki Cumhurbaşkanı Seçimi’nde Erhürman mutlaka yeniden bu göreve aday olacaktır.
CTP adayı olarak bu yarışa katılacaktır.
Ama 2020’deki handikaplarından kurtulmuş olarak yola çıkacak bu sefer.
2025 seçimine iki yıldan fazla bir zaman var.
Bu süre zarfında Sami Özuslu milletvekili olarak mutlaka çok işler yapacaktır.
Bunun sonucu olarak da parti içerisindeki yeri de iyice sağlamlaşacaktır ki zaten bu konuda bir sıkıntısı yok.
Böylece Erhürman adaylığını açıkladığı zaman CTP’lilerin kafasında herhangi bir soru işareti ya da tereddüt kalmayacaktır.
Dün gerçekten yeni bir dönem başladı.
Siyasetimiz artık farklı bir kulvara evrilmiştir.
Görünen o ki CTP bu yeni döneme hazır.
Zaten bu yeni dönemi hazırlayan parti konumunda.
Ama UBP’de durum farklı.
Orada hala “nasıl oldu da kaybettik” havası var.
Bu havadan bir an evvel sıyrılmaları şart.
Yoksa çok geç olacak.