Kıbrıs konusu dendi mi kanım donar.

Kıbrıs üzerinden siyaset yapana midem bulanır.

Şöyle bağırasım gelir;

“Ne halt ettiniz 50 yıldır eviniz, mahalleniz için.

50 senedir naptınız be bu adayarısı için.

Naptınız ki bir da üstüne siyaset yapacaksınız”!

Hepsi yalan!

Hepsi yalancı.

KKTC Forever diyen de.

Birleşik Kıbrıs diyen de.

******

Rum istemez be aslanlar bizi!

Dünya alem anladı siz mi anlamadınız.

BM kararı durdukça KKTC de tanınmaz.

Bu yüzden yormayın ağzınızı, dilinizi.

Biz zaten tanınmaktan da, çözümden de geçtik.

Ama siz bana bu ülkeden haber verin.

Hastanelerinden, okullarından.

Yolsuzluklardan, rüşvetten.

Bozuk yollardan, kaldırımsız karanlık sokaklardan.

Göç edene evlada karşı,  yığma niteliksiz nüfustan.

Siz önce bunların hesabını veriniz.

******

Kim mi verecek hesabı?

Önce UBP.

Forever deyip, KKTC’yi Rum’a bakkal yapan UBP.

Türkiye’den para dilenmeden maaş ödeyemeyen UBP.

Torpil ve partizanlık ile kökümüzü dinamitleyen UBP.

Sonra da CTP hesap versin.

İktidar beceriksizliklerinin bile suçunu çözüme atan CTP.

Rum’un bizi istemediğini ve asla istemeyeceğini bilen CTP.

Kendi evini mandraya çeviren ve bundan gocunmayan CTP.

******

Ve sonra kim versin hesabını?

Biz.

Yani halk.

Bu ikilinin yalanlarına inanırmış gibi yaptığımız için.

Kendi statükolarını kurmalarına omuz verdiğimiz için.

Stockholm Sendromuna tutulup, ikiliye asılıp kaldığımız için.

Başımızdan atamadığımız için.

Yada atmadığımız için.

Bu yüzden yalvarıyorum.

Kıbrıs konusunu konuşmayın Ey CTP ve UBP.

Ne Birleşik Kıbrıs, ne KKTC Forever.

Ha konuşacaksanız önce CTP çıkıp desin Rum çözüme hazır.

UBP de desin Ki BM kararı kalktı Tanınıyoruz.

*****

Bu iki cümleyi kuramıyorsanız dilinizi ısırıp oturun.

Ve iki kuruşluk iş yapmayı deneyiniz.

İş yapın da bari kimliksizliğimizi bir nebze unutalım.

Ama iş de yapmayacaksanız, ki 50 senedir yapmadınız.

Ağzınıza Kıbrıs Konusunu almayın bir daha.

Almayın, susun, dilsizleşin, lal olunuz.

Yeter yalanlarınız.

Yeter yalancılığınız.