Mutsuzluk

Hayattan zevk alınmayan, monotonluktan ve gündelik sorunlardan sıkılıp, kendini huzursuz hissetme durumlarına mutsuzluk hissi denir. İnsanın kendini huzursuz, umutsuz ve karamsar hissetme halidir. Bireyin hayattan zevk alamayıp, monotonluktan ve gündelik sorunlardan sıkıldığı zaman ortaya çıkar. İçine kapanıklık, diğer insanlarla problemler yaşamak ve sorunların paylaşılmaması, kişilik yapınızın savaşmaktan çok teslim olmaya yatkın olması mutsuzluğu tetikleyen etkenlerdir.

Mutsuzluk insanlarda kronikleşirse başa çıkması daha da zorlu bir hale gelebilir. En küçük şeyleri bile gözünde büyütmekle beraber havanın kötüleşmesi, yanağımızda çıkan küçük bir sivilce bile mutsuz olmaya yetebilir. Fakat bazen hayatımızda mutsuzluğa neden olacak daha büyük olaylar da meydana gelebilir.

Sağlık problemleri, Sevdiklerimizin bize ihaneti, kötü giden ilişkiler, planlanan işlerin başarısızlıkla sonuçlanması, sevdiklerimizi kaybetmemiz, çocukluk çağı travmaları, maddi kayıplar, İnsanlara olan güven kaybı ve geçmişte yaşanılmış kötü tecrübeler insanların mutsuz olmasına neden olabilecek faktörlerdir. Mutsuzluk psikolojik, bedensel ve ruhsal hastalıkların başlangıcıdır.

Mutluluk aranan bir şey midir?

Mutluluk arayıp da sonradan elde edilen bir şey değildir. Nesnelerden veya insanlar tarafından karşılanacak bir şey değildir. İnsanlık genellikle mutluluğu dışarda arıyor ama mutluluğu dış dünyada bulamayınca kendini mutsuz hissediyor. Çünkü mutluluk insanın kendi özüne aittir. İnsanların tüm tercihleri zihinsel süreçlerine bağlı kalmaktadır. Örneğin susadığımız zaman suya ihtiyaç duyarız ve bu ihtiyaç karşıladığımız zaman kendimizi daha iyi hissetmeye başlarız. Bu iyi hissetme duygusu mutluluk ile karıştırılmaktadır.  Bu geçici iyi olma hissiyatı gerçek mutlu olma ile hiçbir ilgisi yoktur. Zaman ilerledikçe aslında alışkanlık meydana geliyor. Ayrıca toplumumuzdaki rekabet, kıskançlık, hırs, öfke ve nefret gibi durumlar kişileri mutsuzluğa sürüklemektedir ve mutsuzluğun da ana sebeplerindendir. Çünkü mücadele edilerek mutlu olacağımızı zannediyor sonra da mutluluğu dışarıda arayarak hayal kırklığını uğrayabiliyoruz.

Mutluluk

İnsanlar tekamül yolunda aydınlanarak, teslimiyet ve gerçeğin ne olduğunu keşfedince mücadele biter ve mutluluk anları ortaya çıkmaktadır. Gerçek bilgi mutluluğun temelidir. Bu sebeple geçici ve kalıcı mutluluk olarak ayırabiliriz.

Mutluluk isteklere eksiksiz olarak ulaşmaktan duyulan sevinç ve övünç hissidir. Bunun yanında mutluluk göreceli bir kavramdır. Kişinin hedeflerine göre maddi ve manevi alanlarda gerçekleşebilir. Mutluluk duygusal alanlarda veya ruhsal düzeyde olabilmektedir. Mutluluğumuzun kaynağı duygularımız değil ruhumuzun özüdür. Mutluluk aslında bedenimizden değil, bedenimizin içindeki ruhtan kaynaklıdır. Bu nedenle mutluluğu bir amaç olarak gören kişiler mutsuzdur. Çünkü mutluluk bir amaç değil sonuçtur. Eylemlerimizin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Örneğin bir inşaat işçisi çok çalıştıktan sonra dinlenmek için oturur, yüzünü ve terini siler, bir bardak soğuk su içer ve o an kendini mutlu hisseder. İşi bitmemesine rağmen amacına ulaşmasa bile eylemlerinin sonucu mutluluğu getirmektedir. Hiç beklemediğimiz bir anda bile mutlu olabiliriz. Hiçbir şey mutluluğumuzu değerli ve değersiz yapamaz. Gerçek mutluluk insanlığa koşulsuz ve beklentisiz hizmet ile ortaya çıkar. Bu nedenle dünya evi mutluluk yapay ve geçicidir. Ruhumuz da olan mutluluk ise doğal ve kalıcıdır. Hakiki olan mutluğun temeli koşulsuz sevgidir. Mutluluk kapısının da anahtarı koşulsuz sevgidir. Şefkat, merhamet ve yardımseverlik duyguları ile beslenmektedir.

Mutluluk mücadele ederek engelleri aşarak ulaşılırsa suni bir mutluluk elde edilir. Gerçek mutlulukta mücadele etmek ve savaşmaya gerek yoktur. Tüm savaşların nedeni bu nedenle egodur ve ego asla mutlu olmaz.

Kendimizi anlayabilmek, kendimizi dinleyebilmek, iç sesimize kulak vermek, kendimizin farkında olmak gibi faktörler terapilerde danışanların sağlıklı düşünmesini ve iyileşmesinde ki en önemli etkenlerdir.

‘‘En Büyük Mutluluk, Mutsuzluğunuzun Kaynağını Bilmektir. ‘‘- Fyodor Mihayloviç Dostoyevski