Yaptığım okumalar, yazılar ve tv programlarım siyasi taraf ve kaygı taşımadan, tüm Kıbrıs Türk Halkının ve çocuklarımızın geleceği içindir, yaptığım programları dikkatle izleme zahmetinde bulunan kıymetli vatandaşlar, aslında benim bütün gailemin bu memleket olduğunu anlayacaklardır.

Bana Siyaseten Teklif Edilen Bürokratik Makamları ve Bu Adada Herkesin Tanıdığı İllegal Tarafta, Dünya Çapında Kişilerden, Paralarını ve İşlerini Yönetmem İçin Teklif Edilen Kocaman Rakamları,

Elimin Tersiyle İttiğimi Çok Yakın Dostlarım Bilir.

Zamanı geldiğinde, bir gün, bunların tamamını belgeleriyle açıklayacağım...

At İzinin İt İzine Karıştığı Memleketimizde, Doğruyla Yanlışta Karışmıştır...

Bu memleket için tek gailem huzurdur...

Önce Dışarıdaki En Büyük Şeytanları Anlayalım, Sonraki Yazılarımda İçimizdeki Küçük Şeytanları ve Onların Çıraklarını da İleride Zamanı Gelince Tek Tek Anlatacağım...

Talimat Büyük Ağabeyden...

Önce Periferiyi Anlayalım...

Her şey 2013 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin en büyük 2. bankası olan aslında ticaret ve dini bir arada götüren iş insanı Rum Psikoposların Bankalarından da biri olan, Kıbrıs Laiki Bank (Kıbrıs Halk Bankasının) batırılmasıyla başladı. %30 ve %50 hair cut yapılan traşlanan mevduatlar Papazların bayrak çekmesi ve diz çökmesiyle son buldu.

2004 Yılında Annan Planına En Büyük Direncin Rum Derin Devletinin Bir Ayağı Olan Kilise Tarafından Gösterildiğini Hatırlatarak Devam Edelim,

Emperyalizmin Kutsal Atom Bombası Para ve Borçtur, Emperyalizm Adamı Parayla Terbiye Eder.

Operasyon Devam Ediyor...

Avrupa ekonomisinde Almanya'yı Avrupa'nın beynine, Fransa'yı da kalbine benzetirsek, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminide Avrupa'nın götüne benzetebiliriz.

Avrupa'nın özellikle son 12 yıldır garibanı ve emir eri durumuna düşürülen Rum Yönetimleri, Avrupa'nın Çeperindeki Kırılgan Üye – "Peripheral Europe" Sendromu yaşamaktadırlar.

Emperyalizm, Doğu Akdeniz ve İsrail'in güvenliği Planlarını 50 Yıllık yapmıştır, burada biz Kıbrıs Türk'lerine biçilen rol ise zurnanın son deliğidir.

Nedeni Nedir ?

Bizdeki bazı küçük beyinli KASABA TİPİ SİYASETÇİLER ve maalesef onlara benzeyen bir kısım günlükçü bürokrasi, minnak dünyalarının da SARAYÖNÜ MEYDANI ve günlük çıkarlarından ibaret zannettiklerinden, günübirlik siyaset yaptıklarından, TÜM BU PERİFERİMİZDE yaşananları görmesi, okuması, analiz etmesi, hatta vizyon koyması, uzay fiziği ve hatta roket bilimi matematiği kadar kendilerine uzaktır.

Kıbrıs Türk Siyasetinde Vizyon diye diye dilimizde tüy bitti...

Biz Kıbrıs Sorununda, Türkiye'ye hangi vizyoner plan, proje ve siyasetle gittik ?

Dışarıyla devam edelim...

Rum kesiminin Almanya, Fransa gibi ülkelerle kıyaslandığında, Üretim altyapısı son derece zayıftır, Katma değerli sanayisi sınırlıdır, Dış sermayeye ve tüketime dayalı büyüme modeli hâkimdir. Ekonomi bizdeki gibi sıcak parayla döner.

Rum ekonomisi 2004 Annan Planı Sonrası, cezalandırma anlamında 2004-2012 yıllarında ciddi şekilde sıkıştırılmış, hatta 2013 yılında resmen batırılmış durumdaydı, hatırlatalım Kıbrıs Cumhuriyeti Euro Bölgesine girmeden önce, 1 Kıbrıs Lirası dünyanın en değerli para birimi olan Kuveyt Dinarından Sonra Dünya Ekonomisinde değer bakımından 2. Sıradaydı, ancak bir el geldi ve Kıbrıs Cumhuriyetini 2004 sonrası borç batağına soktu, bankaları kaldıraçlı işlemlere yönlendirdi, ekonomiyi yıktı geçti ve Kıbrıs'ı tapusuyla birlikte satın aldı.

O günlerde bu durumu kaçımız okuyabildi.

Dediğim gibi görüneni değil arkasındaki görünmeyeni gerçek hasmı bilmeden strateji çizmek boşunadır.

Gerçek Sahipler,

Londra Bankerleri an itibariyle Rum tarafında tüm gücü elinde tutmaktadır, bu durum Rum'un Ekonomik Krizi ve Çöküşü Olan 2013 Krizi Sonrası Tapu Devir Teslimiyle, ikinci aşamada da Avrupa'ya ve ABD'ye bağlı Kara Para Önleme otoritelerinin, Ortodoks bağları nedeniyle de En başta Rus'lardan ve Sırp'lardan, Rum'a akan kara paranın ümmüğünün sıkılmasıyla devam etmiştir.

Son Para Deliğide Rum Derin Devleti ve Kilise İçin Kapanmıştır.

Küresek Baronlar, Rum'un Kara Para deliklerini kapatınca da Rum'ların ekonomisi özellikle Küresel Yahudi Elitlerine tam anlamıyla teslim olmuştur.

Bu bağlamda Rum kesimi, Yunanistan, Portekiz, İtalya gibi ülkelerlerden an itibari ile ekonomik bağımlılık olarak daha beter durumdadır, kırılgan yapısal kümenin ve mükemmel fırtınanın gözündedir.

O yüzden Rumlar an itibariyle Dünya Finans Devi Yahudilerin Tam Kucağındadır. Rum Milli Konseyi, Tam Teslimiyet Bayrağını Çekerek Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Altın Anahtarını Küresel Yahudi Elitlere çoktan teslim etmiştir. Son dönem inşaat patlaması ve akan sıcak para teslimiyetin son evresidir.

Bir dönem özellikle Rusya, Orta Doğu ve Asya’dan gelen sermayenin de denetimsiz biçimde Rum ekomisine girmesi, yasal boşluklardan ve denetim eksikliklerinden yararlanılarak gerçekleştirilmiştir.

Özellikle Euro Bölgesi Ekonomisi Başta Güney Avrupanın Diz Çöküşü Sonrası, 2013 yılları ve devamında ekonomik krizle boğuşan Güney Kıbrıs, “yatırım karşılığı vatandaşlık” (Citizenship by Investment - CBI) programını devreye sokmuştu hatırlayalım, bir dönem bu yolla 7 milyar Euro’nun üzerinde yabancı yatırım çekmişti.

Ancak Al Jazeera tarafından 2020 yılında servis edilen gizli belgeler ve video kayıtları, bu programın mafya liderleri, kaçakçılar ve yolsuzlukla suçlanan isimler tarafından kullanıldığını ortaya koymuştur.

Skandal sonucunda Meclis Başkanı ve önde gelen bazı siyasetçiler istifa etmek zorunda kalmış, AB ise programı tamamen iptal edilmesini talep etmiştir.

Yatırım programları ve finansal akışlar, sadece ekonomik değil siyasal etkiler de doğurmuştur. Bazı siyasetçilerin yabancı yatırımcılarla çıkar ilişkileri geliştirdiği, yasa dışı fonlara göz yumduğu ve hatta aktif destek sağladığı iddiaları siyasal sistemi derinden sarsmıştır.

Güney Kıbrıs’ta medya üzerindeki siyasi baskılar, kara para aklama gibi hassas konuların kamuoyunda gerektiği gibi tartışılmasını engellemiştir. Bağımsız gazetecilerin hedef alınması ve yolsuzluk soruşturmalarının sürüncemede bırakılması, demokratik hesap verebilirlik mekanizmalarının olmadığını göstermektedir.

Peki Ne Olmuştur, Hafızamızı Tazeleyelim...

Rum Tarafında, Mafya ve siyaset ilişkilerini araştıran gazeteciler tehdit edilmiş, bazıları ise “gizli belge yayımlamak” suçlamasıyla yargılanmış ve GAZETECİLER, sözde "BAĞIMSIZ" RUM MAHKEMELERİ TARAFINDAN HAPSE ÇARPTIRILMIŞTIR .

Bu durum, devletin mafyayla ve kara para ile mücadelesinde şeffaflıktan uzak bir yol izlediğini net şekilde göstermektedir.

Bombalanan Savcı ve Rum Adalet Mekanizmasının Grevi,

Mafya Tarafından Tehdit Edildikleri İçin Grev Yapan Hakimler Savcılar

Araştırmacı gazeteci Makarios Duruşotis'in Mafya Devleti adlı kitabı, Güney Kıbrıs'taki yolsuzluk ve mafya ilişkilerini detaylı bir şekilde ele almıştır. Kitapta, eski Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ve mevcut Cumhurbaşkanı NIKOS HRISTODULİDİS'in isimleri geçmektedir. Hristodulisidis'in iyi yetişmiş bir KIP ajanı olduğunu söylememize herhalde gerek yoktur.

Hristodulidis, bu iddialarla ilgili olarak bağımsız yolsuzlukla mücadele otoritesi tarafından sorgulanmış, ancak basına yaptığı açıklamada "Söyleyecek bir şeyim yok" demiştir.

Detayı hatırlatayım, 2023'ün Aralık ayında, Baf bölgesinde bir savcının evine yerleştirilen bomba patlamış ve savcı yaralanmıştı.

Bu olayın ardından, Ocak 2024'te aynı bölgede başka bir savcının aracı kundaklanmıştır.

Bu saldırılar, yargı mensuplarına yönelik organize suç tehditlerini gündeme getirmiştir.

Tüm bu kontrmafya gelişmeleri sonrası Avrupa Birliği ve ABD öncülüğünde, Rus Kara Parasının büyük ölçüde adadan kovulması, Rum kesimi ekonomisini dumura uğratmıştır.

İşte Geldik Heybedeki Turpa, Karşımızdaki Güçleri Bilelim,

Rum'a Kuduz Köpek Gibi, Gayri Yasal Şekilde KKTC'ye saldırmasını emreden ana güç İsrail'dir.

Ekonomisinin defteri dürülmüş olan Rum, çaresizce AHİM kararlarını ve TMK'yı (Taşınmaz Mal Komisyonunu) bu yüzden hiçe saymaktadır.

Bizdeki Federasyoncular, yol kazası olarak adlandırdıkları ve hala daha Kıbrıs Türkünü ve Anavatanı suçlama gafletinden maalesef uzaklaşamamıştır, bugünkü durumda, FEDERASYON TEZİ hala daha Trenin Altında Kalmasına Rağmen, Federasyoncular, Rum'un yaptıklarına bir anlam verememektedirler.

Rum an itibariyle Küresel Yahudi Elitlerinin Elinde Esirdir.

Net Durum Budur.

Emlak ve İnşaat Sektörümüze Saldıran ve Kuklayı Oynatan Kuklacı ABD-İsrail Derin Devletidir ve bu bu büyük güce karşı son derece taktik ve vizyoner bir bakış açısıyla karşı koyulmazsa, hepimizin geleceği tehdit altındadır.