Terör Devleti Rum'un Hibrit Saldırısına Boyun Eğerseniz Ekonomimiz Çöker
Terör Devleti Rum, İnsan Hakları Mahkemesinin Kararlarını Hiçe Sayıyor, Taşınmaz Mal Komisyonuna Canın Cehenneme Diyor...
Ben Lafımı Eğip Bükmem,
Yaklaşık 250 alt sektörü besleyen inşaat sektörümüz çökmek üzeredir, Emlak hizmet ve satışlarından Devletimizin ve başta Belediyelerimizin elde ettiği gelirler, son 1 yılda resmen çakılmıştır. Konuyu bir adım öteye taşıyorum, belediyelerimizin buralardan gelen gelirlerden yoksunlaştığı ve borç krizinin katmerlendiğini, maalesef bunun sonucunda personellerine maaş ödeyemeyecek duruma geldiklerini göreceksiniz.
Kendi iç dinamiklerimiz verimli kullanmak bir yana, Müflis Oğul gibi davranıyoruz.
Bunda bizi yönetenlerin, biz profesyonellere itibar etmemesi, bu konularla ilgili birlik ve meslek kuruluşlarının art niyetleri, beceriksizlikleri, inatlaşmaları, dayatmaları ve tekrarla profesyonel görüşlerimizi hiçe sayan çok bilmişlerin büyük payı vardır.
Gelelim Ada Özelinde Konjonktürel Duruma...
Soruyorum, Rum’un Hukuki Tehdidine Karşı Elle Tutulur Gözle Görülür Devlet Refleksi Nerede !
Rum'un Stratejisi Mahkeme Koridorlarında Türkü Açlıkla Terbiye Etmektir
Kıbrıslı Rumların son dönemde sıkça başvurduğu yöntem, uluslararası hukuk sisteminin zafiyetlerini kendi lehlerine kullanmaya çalışarak, KKTC'deki taşınmaz malların yabancılar tarafından alımını engellemeye çalışmak ve mevcut alıcıları “suç ortaklığıyla" yaftalayarak caydırmaktır.
“İşgale Yardım” yaftasıyla yatırımcıların Interpol düzeyinde tehdit edilmesi, Özellikle Türk Dünyasında bize sonsuz destek veren Macar'ların hedef alınması tesadüf değildir.
Kıbrıs Türklerinin eşdeğer mal sistemi üzerinden kazandığı mülkiyetlerin, kriminalize edilmesine Rum tarafından devam edilmektedir ve bu artacaktır.
SIRADAN VATANDAŞLARIMIZIN RUM TARAFINDA TUTUKLANMAYA BAŞLANDIĞINI GÖRECEKSİNİZ...
Rumun gailesi, ortamı provake et, emperyale ihale et.
Ana gaye budur.
Tüm bu adımların nihai amacı, KKTC’nin ekonomik temellerini hedef almak ve Türk varlığını yalnızlaştırmaktır.
Devlet Refleksi ve Caydırıcılık Mekanizmaları Nedir,
1963-1974 arası gaspedilen Türk mallarına yönelik YENİ BİR envanter çıkarılmalıdır.
Hukuki Misilleme,
Dava Terörüne Karşı Dava Hamleleri
KKTC yargı sistemi üzerinden, Rumların gasp ettiği Türk mallarına dair tazminat ve tutuklama talepli karşı davalar derhal açılmalıdır.
AİHM nezdinde eşit mağduriyet ve çifte standart dosyaları hazırlanmalıdır.
Ekonomik Caydırıcılık,
KKTC’de dolaylı yolla sahip olunan Rum ortaklı ya da Rum finansmanlı işletmeler, ve taşınmazların kapsamlı envanteri çıkarılmalıdır.
Bu mallara yönelik ekstra vergi, lisans sınırlamaları veya idari baskı önlemleri uygulanmalıdır.
Rum’un yatırımcıya baskısı ve KKTC’deki mülk davaları, Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıkları Mahkemesi’ne (ICSID) taşınarak dünya kamuoyunun gündemine sokulmalıdır.
Tapuda Egemenlik Vurgusu Her Platformda En Yetkili Ağızlardan Yapılmalıdır.
Rum tarafının mahkeme kararlarının, KKTC sınırları içinde geçersizliğine dair, en üst düzeyde tekrar ve tekrar her platformda anayasal açıklama yapılmalıdır.
Rum ajanlarının tapu bilgilerine erişimini engellemek için ivedi veri güvenliği yasası çıkarılmalıdır.
Diplomatik Hamle,
Uluslararası Medya ve Kamuoyu Savaşı Konusu
"Rum Yönetiminin EKONOMİK TERÖRÜ” başlıklı kapsamlı bir rapor BM, AB, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatına sunulmalıdır.
Rum'un, TMK ve AİHM kararlarını hiçe sayması defaatle vurgulanmalıdır.
Uluslararası yatırımcılara yönelik “KKTC huzurlu ve güvenlidir” temalı uluslararası kampanya başlatılmalıdır.
MARAŞ MODELİ EGEMENLİK ALANI DERHAL GENİŞLETİLMELİDİR
MARAŞ VAKIF MALIDIR, ATALARIMIZIN MALIDIR...
Rum’un her hamlesi karşısında Kapalı Maraş’ın daha fazla sivil yaşama açılması sağlanmalıdır.
Maraş için, "Yabancı Yatırımcı Güvenli Serbest Bölgesi" olarak tanımlanarak Rum tarafına ekonomik cevap verilmelidir.
Anayasal Reform,
Tapu Dokunulmazlığı Yasası Çıkarılmalıdır,
Meclis'te "KKTC Topraklarına Yönelik Yabancı Müdahaleyi Önleme Yasası" çıkarılmalıdır.
Bu yasa ile insan ve yaşam hakkı olan tapuya uluslararası müdahale anayasal suç olarak tanımlanmalıdır.
Varlığımıza Yönelik Bu Saldırıya, Varlıkla Yanıt Verilmelidir...
Kıbrıs Türklerinin karşı karşıya olduğu bu tablo sadece bir mülk davası değil, bir milletin kendi toprağındaki varlık hakkına karşı organize bir saldırıdır.
Bu saldırıya verilecek en etkili yanıt, güçlü bir devlet refleksiyle, çok katmanlı ve eşzamanlı stratejik adımlarla mümkün olabilir.