Dost meclisinde, mütevazı bir ortamda, geleneksel bir sofranın kurulmasından ibaret. Ama işte tam da bu samimiyet, bu doğallık, bu halktan olma hali, Kıbrıs’ta yıllardır sinsice palazlanan şımarık bir azınlığın çılgına dönmesine yetti.
Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatarın sosyal medyada paylaşılan bu görüntüsü, normal bir toplumda tebessümle karşılanırdı, hatta görülmezdi bile.
Ama maalesef Kıbrıs’ta değil. Çünkü burada "normal" çoktan ölmüştür. Yerine ikiyüzlü “hoşgörü” kisvesi altında büyüyen bir nefret dili, yozlaşmış bir muhalif kültür ve kaybolmuş bir toplumsal akıl almıştır.
Fikir farklılığına tahammül, halkla bütünleşmiş bir lidere saygı, kültürel değerlere sahip çıkma gibi erdemler, sadece sosyal medyada birkaç “like” almak için kullanılan boş retoriklere dönmüştür.
Çünkü maalesef bu toplumun bir bölümü özellikle Annan Planı sonrası sosyolojisinin değiştiğini reddederek ve kendi gerçekliğini inkâr ederek, Batı’nın çarpık ideallerini taklit etmeye çalışan bir zihniyetin rehinesi olmuştur. Annan Planı Sonrası Hak Etmeden çılgınlar gibi zenginleşen toplumun sadece gelir ayarları değil, ahlakıda bozulmuştur.
Farkında mısınız, Aile Çöküyor, Değerler Satılıyor
Kıbrıs’ta geleneksel aile yapısı çözülüyor.
Karı, Kocasına, Koca Karısına, Evlat, Atasına, Genç, Öğretmenine, Halk, Devletine, Lidere saygı duymayı unuttu.
Boşanmalar artıyor, çocuklar anne-babasız büyüyor, aile mefhumu bir Instagram filtresine dönüşmüş durumda. Aynı şekilde vatan, bayrak, dil, kültür gibi kavramlar da bu yozlaşmış zihniyetin alay konusu haline geliyor.
İşte böyle bir ortamda, bir Cumhurbaşkanının bir dost ortamında gelip kuzu çevirmesinde görüntü vermesi, “Görgüsüzlük” ilan ediliyor. Çünkü toplumun bir kesimi artık kendi değerlerine ve en çok ifade ettiği HOŞGÖRÜYE düşman olmuş durumdadır.
2004’te Annan Planı’nın gölgesinde servet kazanan, Rum sermayesiyle gizliden gizliye içli dışlı olan, Kabesi Avrupa, Tanrısı Birleşmiş Milletler olan, KKTC pasaportundan utanan bir kesim, ne HOŞGÖRÜLÜDÜR ne yerli ve millîdir.
Bunlar için “Kıbrıs Türk halkı” bir pazarlama sloganıdır. Onların tek derdi, elde ettikleri ekonomik konforun sürmesidir. Ve bu konforun en büyük tehdidi de, halkına sırtını dönmeyen milli liderlerdir.
O yüzden Ersin Tatar’ı hedef alıyorlar. O yüzden “kuzu çevirme” gibi bir doğallığı bile linç gerekçesi sayıyorlar.
Muhalefet veya Muhalif Duruş Değil Açıkça Vatan Hainliği
Bugün Kıbrıs’ta muhalif kesim Kıbrıs Türküne, Türklüğe ve ondan gelen her şeye Türk Soylu Sayın Cumhurbaşkanımız dahil muhaliftir, bu muhaliflik siyasal bir olgunluk değil, akıl tutulması şekilde HER ŞEYE MUHALİF organize bir tahrip aracıdır.
Yerli Milli her değere saldıran, Türkiye’ye karşı kompleksten öte bir düşmanlık güden, Türk ordusunun varlığını işgal sayan bir güruh, muhalefet kisvesiyle ve linç kültürüyle toplumu her daim zehirliyor.
Bunlar, barış değil, rumun ilhakını, çözüm değil teslimiyeti isteyen bir azınlıktır. Ve maalesef, sesleri sosyal medyada çokça çıkmaktadır, çünkü halk değil, ama algoritma onlardan yanadır.
Halkın Adamı Sayın Tatar, Yalnız Değildir, Bunu Bilesiniz
Sayın Ersin Tatar, sahte elitin değil, halkın temsilcisidir.
Doğal bir adamdır.
O'nun siyaset arenası Saray değil Sokaktır, konferans salonu değil kahvehanedir, onun siyaset alanı çat kapı gittiği vatandaşın evidir, restauranttır. O'nun bir kuzu çevirmesi, bu toprakların kokusudur, sesidir, nefesidir. O'nu eleştirenler, aslında halkın içinden gelen her sesi bastırmak, Kıbrıs Türk halkını bir “proje azınlık” haline getirmek isteyenlerdir.
Bu linç kampanyası, aslında bir lideri değil, Kıbrıs Türk halkının iradesini hedef almıştır. İrade Liderdir ve bu millet, gerektiğinde o iradenin arkasında nasıl duracağını her seçimde göstermiştir, gösterecektir.
Bir toplumun çöküşü, liderlerini değil, kendi değerlerini hedef aldığında başlar. Bugün Kıbrıs Türk toplumu, ya bu yozlaşmış itibar suikastçi zümreyi susturacak ya da tarihe kendi öz kimliğinden utanarak geçen bir halk olarak yazılacaktır.
Ey, mangalını itinayla yakıp, aracından inmeyen, hayatında bir defa Lefkoşa-Girne-Mağusa arasında toplu taşıma kullanmamış kitle, aklımızla dalga geçmeyi bırakınız, ikiyüzlü davranışlardan lütfen vazgeçiniz, ekranlarınızdan evimize et girmiyor, "vatandaş açtır" yalanını söylemeyiniz.
Bu ülkede ezilenler, garibanlar varsa üçüncü dünya ülkelerinden gelenlerdir ve özel sektörün bir kısım işçileridir, devletimiz de kim yükünü tutmuş, kimin ne varlığı var, kim ne yer, ne içer, nereleri gezer farkındadır.
Konfor alanınızdan dışarıya küfretmeyiniz.
Allah hiç kimseyi düşmanımı bile açlıkla terbiye etmesin.
Kuzu çevirmek ayıp değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın dost meclisinde fotoğraf vermesi hiç ayıp değildir. Ayıp olan, Hoşgörü gibi bu toprakların sesi olan kendi öz değerlerinden bu kadar uzaklaşmış olmaktır.