İnsan ilişkileri doğal olarak karmaşıktır. Aşka, bağlanmayı, merakı ve zaman zaman şüpheyi barındırır. Ancak bazen bu şüphe, sorgulama hali sürüp gider ve yerini içinden çıkılamayan bir huzursuzluğa bırakır. Partnerinize baktığınızda çırpınan bir sevgi mi hissediyorsunuz, yoksa "Acaba seviyor muyum?" sorusunun cevabını bulamamanın boğuculuğu mu? Bu yazımda sizlere adı pek duyulmasa da aslında çok daha yaygın olan bir kavramdan bahsetmek istiyorum: İlişki Odaklı Obsesif Kompulsif Bozukluk (ROCD ya da İlişki OKB’si).
Sorgulayan Akıl, Kaygılı Kalp
İlişki OKB’si, bireyin partnerini ve ilişkisini sürekli sorguladığı, "Doğru kişi bu mu?", "Acaba onu gerçekten seviyor muyum?", "Bu hislerim yeterli mi?" gibi soruların zihinsel bir döngüye dönüştüğü bir durumdur. Bazen sevdiğinizi biliyorsunuzdur ama zihniniz sizi buna ikna etmeye bir türlü yanaşmaz. Bu takıntılı sorgulamalar günlük hayatı etkiler, işlevselliği bozar, ilişkide duygusal yorgunluğa neden olur.
Danışanlarımdan sık sık duyduğum cümleler vardır: "Sürekli onunla mıyım, onsuz muyum diye düşünüyorum", "Huzursuz hissediyorum ama nedenini bilmiyorum", "Onu kaybetmekten korkuyorum ama yanındayken de tam bağlanamıyorum." Bu ifadeler, sadece bir kararsızlığın değil, bir psikolojik sürecin çığlığıdır.
Zihinsel İmtihan: Takıntı, Kontrol ve Mükemmellik Arayışı
İlişki OKB’sinde bireyler, ilişkide mutlak emin olma ihtiyacı içindedir. Oysa biliyoruz ki insan duyguları sabit değildir; sevgi bile zaman zaman sorguya uğrar. Ancak bu bozuklukta kişi, duygularını sabitlemeye çalışır, emin olamadıkça kendini hatalı hisseder. Partnerini test eder, ondan uzaklaşır, sonra tekrar yaklaşır. Yani bir yandan zihinsel bir "ayrılma provası", diğer yandan duygusal bir "bağlanma çırpınışı" yaşanır.
Bu durum sınırsız bir analiz haline gelir: "Acaba ilişkimiz mükemmel mi?", "Onunla bir ömür geçer mi?", "Ya daha doğrusu varsa?"... Ama şu unutulmamalıdır ki: Mükemmel ilişki yoktur. Ve sürekli emin olma çabası, sevginin doğal akışını kesintiye uğratabilir.
Fark Etmek, İlk Adımdır
Elbette her ilişkide bazı sorgulamalar olabilir. Ancak bu sorgular günlüğünüzü ele geçirmeye başladıysa, kendinizi partnerinizi analiz etmekten tükenmiş hissediyorsanız, duygularınızı "yeterli sevgi var mı?" diye kontrol etmeye çalışıyorsanız, belki de bu bir takıntı halini almıştır. Çevrenizden sürekli onay alma ihtiyacınız artıyorsa, bu bir sinyal olabilir
Unutmayın: Bunu yaşayan sadece siz değilsiniz. İlişki OKB’si, sessizce ilerleyen ancak içsel olarak çok gürültülü bir süreçtir. "Bunu sadece ben yaşıyorum" hissi en yanlış inançlardan biridir. Oysa bu, bilimsel açıdan tanımlanabilen, çözümü mümkün olan bir durumdur.
Ne Yapabiliriz?
Ø Zihninizin oyununu tanıyın. Takıntılı düşünceler geldikçe kendinizi yargılamadan, sadece fark etmeye çalışın.
Ø Bir düşüncenin varlığı, onun doğruluğuna kanıt değildir. Zihin, emin olmaya çalışırken aslında sadece kontrol etmeye çalışır.
Ø Onay aramaktan vazgeçin. Dışarıdan alınan onaylar, sadece bir sonraki kaygı krizine kadar rahatlık sağlar.
Ø Destek almaktan çekinmeyin. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Maruz Bırakma & Tepki Önleme (ERP) gibi yaklaşımlar, ilişki OKB’sinde etkili ve kanıtlanmış yöntemlerdir.
Son Söz: İçinizdeki Sevgiye Alan Açın
Aşk bazen net hisler değil, belirsizliğe rağmen kalmaya cesaret etmektir. Sevgiyi ölçmeye, kanıtlamaya çalışmak yerine, onun doğal seyrine alan tanımak iyileşmenin ilk anahtarı olabilir.
İlişki OKB’si bir zorluktur, evet. Ama aynı zamanda kendinizi, sınırlarınızı ve sevgi anlayışınızı derinlemesine tanıma fırsatıdır. Ve unutmamanız gereken şey şudur: Bu süreçte yalnız değilsiniz. Görülmeye, duyulmaya ve anlaşılmaya hak ediyorsunuz.