Siyasi parti yönetmek belki de dünyanın en zor işidir.
Kolay değil o kadar insanı mutlu etmek ve bir arada tutmak.
Temel nokta olan beklentileri karşılamak belki de en zor kısmıdır.
Dünya üzerinde bu işi son derece büyük bir başarı ile götüren ülkeler var.
Ama biz bu ülkelerden değiliz.
Siyaseti yönetemiyoruz.
Ve işte bu nedenledir ki kamuyu ve ülkeyi de yönetemiyoruz.
Beklentileri karşılamak mümkün değil çünkü.
Siyasetin temel hareket noktası olan “beklenti yaratmak” stratejisini pas geçen siyasetimiz bireylerin kişisel beklentilerini karşılamak için nafile uğraşmakta.
Bu tam olarak nedir biliyor musunuz..?
Sağanak bir yağmuru elindeki cezveye sığdırmaya çalışan birisini düşünün.
İşte bizim siyaset buna uğraşıyor.
Vizyon yok.
Her şey günü birlik düşünülmekte ve planlanmakta.
Mesela şu an için tüm partilerimizde tek hedef 25 Aralık’taki yerel seçimler.
Sonrası yok.
Sanki dünyanın sonu gelecekmiş gibiler.
25 Aralık’tan sonrası yok..!
İşte bu yüzden yerimizde saymaktayız.
İş başa düşmüştür.
Partilerimizin kendi başlarına toparlanmaya pek niyetleri yok.
Bu nedenle biz talepkar olalım.
Partilerimizin kısa ve uzun vadeli vizyonlarını sorgulayalım.
Çok fazla uzağa gitmeye gerek yok.
Bir sene sonrasını sorgulayalım.
Başlangıç için çok da zor olmasın.
Bakalım akılları başlarına gelecek mi..?
Gelirse hem kendileri hem de ülke kazanır.
Ama ya gelmezse..?
Düşünmek bile istemiyorum..!