Ve sevmek her şeyi
Tepeden tırnağa
Sevgiyle bölüşmek...
Neriman CAHİT

Kendini yabancı hissediyor ve zaman zaman korkuyordu, Güvercin..

Ada da yeniydi ve dışarlıklıydı. Temkinli olması gerekiyordu. Her an bilinmedik tehlikeli bir şeyler olabilirdi, kendini bırakmaya korkuyor, canı sıkılıyordu.

Nedensiz yere yaşadığı, zaman zaman içini daraltan can sıkıntısına, yılbaşı ve Noel eğlenceleri bile engel olamamıştı.

‘En iyisi kafamı dağıtmaya çalışayım’, diyerek uçtu ve Şerifin yanına kondu.

‘Nasılsın Güvercin?

Kendini nasıl hissediyorsun?’.

‘Biliyorsun işte, adaya yerleştim. Balayı dönemi bitti. İçimde bir şeyler değişiyor Şerif.

Adanın yenileri, boşluğu dolduruyor…

Yine de ne olduğunu anlayamadığım bir can sıkıntısı yaşıyorum.

Yüreğimin ve aklımın aydınlatılmaya ihtiyacı var sanki.

Sence bana ne oluyor?’.

‘Adadaki değişik yaşam şekli, yavaşlık ve belirsizlik seni huzursuz ediyordur güvercin. Tedirginliğin ondandır.

Herşeyi sevgiyle, yumuşaklıkla yapmaz mısın, güvercin. Yaşam enerjisi olarak sevginin, ışığın gücünü kullanmaz mısın? Neden daralıyorsun?’.

‘Sevgi enerjim yerine belki de aklımı kullanıyorumdur Şerif.

Belki de bu kuruluktan rahatsızım.

Bir an önce bu huzursuzluktan kurtulmalıyım…’.

‘Anakaradan, sana yılbaşı diye bir hediye paketi gelmiş, sana vereyim güvercin’.

Güvercin şaşırdı. Hiç Noel hediyesi beklemiyordu. Kim gönderdi, diye merak etti. Paketin yanına gitti, hemen açmaya başladı.

Paketin içinde, hediye olarak iyi dilekler ve beyaz bir gül vardı.

İçi ısındı birden Güvercinin.

Aşk camiasında gül olarak bilinirdi Güvercin.

Anakaradan, çok ötelerden beyaz bir gül gelmişti.

Kimin göndediği belli değildi.

Olsun, diye düşündü. Unutulmamıştı. Birileri, onu hatırlıyordu. Demek ki gözden ırak olmak unutulmaya yetmiyordu.

Sevindi. Içi aydınlandı. Acaba beklediği işaret, bu muydu?

Geçmişten, köhne anılardan özgürleşmek için Adaya kaçmıştı.

Yine de adanın, bu kadar kıraç olmasını beklemiyordu.

Ne zamandır beklediği işaret, gelmiş miydi?

Biliyordu evrenin bir işaret göndereceğini…

Öte yandan hiç bir zaman kolay olmamıştı sabretmek.

Çok aceleci bir doğası vardı.

Ama işte, çok acele eden, hep geri kalıyordu.

Sakince beklemek, beklemek ve vazgeçmemek…

Kendini konfor alanının rahatlığın kaptırmamak…

 Çalışarak, sürekli hareket ederek, üreterek huzurla beklemek…

Geçmişin hapishanesinden, çıkacaktı. Şüphesiz.

‘Taşınma işleri zordur. Çok yoruldun, biliyorum ama artık iyisin değil mi güvercin’, diye sordu Şerif.

‘Çok cesurbir karar verdin, korkmadın.

Korkmayacağını ben biliyordum üstelik’.

‘Adaya taşınmakta cesur davranmaya çalışmış olabilirim Şerif. Ama korkmadığım söylenemez.

Tam Tersine korkudan ödüm patladı…

Konfor alanından çıkmak, pek o kadar da kolay değil…’.

‘Senin istediğin her şeyi yapabileceğine dair hiçbir şüphem yok’, dedi Şerif.

‘Geri de bıraktıklarına da üzülme artık, güvercin.

Hepimiz her an, bir şeyleri değiştirmek, bazen de bıraknak zorunda kalırız. Yaşamak, birazda seçim yapmaktır.

Artık yeni bir yaşama başlamalısın, güvercin.

Daha ne kadar yaşamdan ve kendinden kaçacaksın?

Daha ne kadar değişimden korkarak, yaşamaya devam edebileceksin?

Daha ne kadar, başkalarına fayda sağlamanın, yaşamın tek anlamı olduğuna inanarak, yaşamaya devam edeceksin?

Adaya aidiyet geliştirmeli, yeni arkadaşlıklar kurmalı, yeni bir çevre edinmelisin’.

‘Yeniden doğ desene Şerif.

Öylesi daha kolay olmaz mı?’.

‘Hayır güvercin, abartma istersen’.

‘Neden sevgiden bahsetmiyoruz Şerif?’.

Güldü Şerif. Güvercinin konuyu değiştirmek için, en sevdikleri konuyu açmasıyla, konunun kendiliğinden değişeceğini biliyordu.

‘Sen, sevgi değil misin, güvercin?

Sevgiyi, en iyi sen bilmez misin?’.

‘Ne soruyorsun Şerif?’.

‘Sevgiyi çoğaltıp, herkese dağıtamaz mıyız, güvercin?’.

‘Neden bahsediyorsun?’.

‘Sevgiyi bölüşmekten, bölüştürmekten bahsediyorum güvercin.

Kendini mutsuz ve yalnız hissettiğinde içindeki sevgi sönüyor, farkında değil misin?

Kendini, diğerlerinden ve evrenden ayırmaktan vazgeçip,bir ve bütün olduğunda için aydınlanıyor, her yeri sevgi kaplıyor, güvercin.

Hazır Noel zamanı.

Neden içindeki sevgiyi çevrenle paylaşmıyorsun?’.

Şerifin, ne dediğini bir türlü anlayamıyordu güvercin.

Üstelik evrenin mesajı da karmakarışık geliyordu bugün.

İşaretleri, doğru anladığından hiç emin değildi.

‘En iyisi, şimdi bunu hiç düşünmeyeyim’, dedi kendi kendine.

‘Nefes almaya ihtiyacım var.

Yoksa…’.

Gökyüzüne baktı, güvercin.

‘Biraz soluklanmalıyım’, dedi.

Sonra da, kanatlarını açarak, uçmaya başladı…

Ne var ki aklı, sevgiyi bölüşmek, sözcüğünde takılı kalmıştı …

‘Sevgiyi bölüşmek’, diye mırıldandı.

‘Ne güzel bir dilekti, sevgiyi bölüşmek…

Varlığa en çok yakışan da, sevgi bölüşme umudu değil miydi zaten?’.