Ben bir Kıbrıslı Türküm. Bu kimliğin bana yüklediği hem bir gurur hem de derin bir sorumluluk var. Köklerim Limasol’a dayanıyor. Babam Öztürk İsmailoğlu, Limasol’un Trahon köyünde doğdu, Piskobu bölgesinde büyüdü ve hayatının önemli bir kısmını Yalova’da geçirdi. Annem ise Arodezli, yani Kalkanlılı. Biz bir halkın çetin mücadelesinden, sabrından, varoluş direnişinden geliyoruz.

Ailem, Kıbrıs Türk halkının acılarla, sürgünlerle ve umutla yoğrulmuş tarihinin canlı tanığıdır. Amcam Orhan Barut, 1974 Barış Harekâtı sırasında şehit düştü. Henüz genç yaşta, bir milletin özgürlüğü için toprağa karıştı. Babam Öztürk İsmailoğlu yıllarca mücahitlik yaptı. Silahıyla değilse bile yüreğiyle, iradesiyle, gece gündüz demeden bu halk için mücadele etti.

Kıbrıslı Türkler olarak biz, sadece yaşamak için değil, var olabilmek için savaştık. 1963’ten 1974’e kadar yaşananlar, bir halkın sistemli olarak yok edilmek istendiği, evlerinden, köylerinden sürüldüğü, kuşatmalarla yaşamaya mahkûm edildiği bir kara dönemdi. Biz göç ettik, ama asla kimliğimizi terk etmedik. Biz bastığımız toprağı sevdik, ama başımızı asla eğmedik.

Bir bavula hayatı sığdırıp yeni bir başlangıç yapmaya çalışan binlerce aileden biriydik biz. Ancak geçmişimizi asla geride bırakmadık. O geçmiş ki; gözyaşıyla sulanmış, şehit kanıyla yoğrulmuş, sabırla yoğrulmuş bir mirastır. Bugün hâlâ o günleri anlatırken boğazımız düğümleniyorsa, bunun sebebi sadece acı değil, aynı zamanda büyük bir onur duygusudur.

Bu onurlu mücadelenin en büyük destekçisi ise her zaman Anavatan Türkiye oldu. Kıbrıslı Türk’ün “anavatan” deyişi bir coğrafya bağı değil, bir gönül ve kader birliğidir. Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın dediği gibi: “Türkiyem diyorum, Anlamıyor musunuz?” Çünkü biz o kara günlerde Türkiye’yi yanımızda gördük. Yalnız olmadığımızı hissettik. Bize sadece silah değil, umut, cesaret ve kardeşlik getirdi.

Bugün çocuklarımız Türk bayrağı altında özgürce eğitim görebiliyorsa, ezanlarımız minarelerde yankılanıyorsa, bu; şehitlerimizin, mücahitlerimizin, isimsiz kahramanlarımızın eseridir. Babamın, amcamın ve onların yanındaki binlerce vatan evladının sayesinde ayaktayız.

Biz Kıbrıslı Türkler olarak ülkemizi seviyoruz. Çünkü bu ülke bize gökten inmedi. Her taşı, her ağacı, her köyü bedel ödenerek var edildi. Şimdi görev bizde: O geçmişi unutmadan geleceğe sahip çıkmak, bu vatanın kıymetini bilmek.

Unutmayalım: Geçmişi unutan bir halk, geleceğini kaybeder.
Ve biz asla unutmuyoruz.
“Ben Kıbrıslı Türk’üm. Bu toprak benim, bu bayrak benim, bu onur hepimizin.”